"... istesem bile gidemem."
Gülümseyerek "Korkmana gerek yok." dedi. "Gidebilirsin. Şu an bitkin olduğun için böyle diyorsun ama istersen ağır ağır gidebilirsin; şimdi oyalanırsan daha sonra dörtnala koşmak zorunda kalacaksın."
Belki de hakikat çok uzakta değildi ve bu yüzden düşündüğüm gibi, unutulmamıştım ya da ölüme boyun eğip ona razı olurken belki dostlarımdan çok, ben kendimi unutmuş olabilirdim.
Gerçeği bulup yanlışlar dünyasından kaçmak istemiştim; doğruyu öğrenebileceğin kimse yok orada, benden bile öğrenemezsin. Çünkü ben yanlışlar dünyasında doğmuş bir vatandaşım.
Peki ya tüm bu bitimsiz çalışma, sonu nereye varacak? En sonunda insan kendisini çok ama çok derin bir sessizliğe gömer, öyle derindir ki hiç kimse onu bir daha oradan çıkaramaz.