Neden başlığı bu şekilde yazdık diye merakla incelemeyi okumaya başlamış olan sizlere başlangıç olarak şu bilgiyi verelim. Kitap tarihi olayları, kendi hezeyanları ile harmanlayarak asıl amacını okuyucuya telkin etmeyi amaçlıyor.
Kitabı okumaya başladığımızda çok farklı bir bakış açısından yazıldığı izlenimini versede ilerleyen sayfalarda, Lozan
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 23 Aralık 2023 tarihinde bir üs bölgemize sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada 6 kahraman askerimiz şehit olmuştur.
Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda, hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimize de acil şifalar dileriz.
Irak'ın kuzeyinde bölücü terör örgütü tarafından 22 Aralık 2023 tarihinde düzenlenen saldırı ve akabinde sağlanan temasta 6 askerimiz şehit oldu.
Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda, hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimize de acil şifalar dileriz.
Türk Öğretmen ve Asteğmen.
43. Piyade Alayında yedek subay olarak görev yapan Mustafa Fehmi Kubilay, Menemen'de Nakşibendi Cemmati / Tarikati’nin yönlendirmesi ve şeriat söylemleri ile kendini “ mehti “ ilan etmiş Mehmet isimli bir habis tarafından 23 Aralık 1930'dan şehit edilmiştir. İslam ile alakası olmayan ve insanları zehirleyip
Britanyanın Lozan Konferansıyla ilgili elitist ve ittiyatlı bir biçimde zaferci anlatısı, Curzon'un konferansın ilk yarısı sırasında elde ettiği büyük başarılara odaklanır. Bunlar açık Boğaz’lardan, zayıflatılmış Türk-Sovyet bağlarından ve Musul'un gelecekte manda altına alınmasına kapı bırakılmasından müteşekkildi. Daha önemlisi Curzon’a göre Musul, Şubat başlarında Konferans'a ara vermek için bariz bir sebep teşkil etmemişti.
Britanya’nın üç hedefinin hepsi emperyal jeostrateji ile alakalıydı ve Musul örneğinde petrol ihtiyacıda da söz konusuydu.
Lozan’daki ihtilaf konusu, Musul vilayetinin Turkiyeye mi, Britanya’nın mandasındaki Irak'a mı bırakılacağı meselesiydi.
Bizi altüsteden asıl bu ayrılıştır. Bir batılı düşünür şöyle der:
"Demokrasi bir memleketi halkın ortalamasına teslim etmek demektir. Hiç bir demokrasi seçimle en iyiyi bulamaz. Onun için önce bu ortalamayı fikirce, zevkçe yetiştirmek lazımdır."
Yine de Sevr Anadolu Türkiyesini tamamen parçalamaktan çok uzaktı. Batıda Lozan' dan sonra basilan ders kitaplar genelde Sevr Antlaşmasının, Kemalistlerin erken dönemdeki propaganda materyallerine göre
hazırlanan, Antlaşma’nın Anadoluyu tamamen parçalara ayırma ve Türkiye'yi minik bir devlet olarak bırakma niyetiyle
hazırlandığını ima eden haritalarını içermekteydi. Bu haritalar hatalı bir şekilde nüfuz alanların artık Türk toprakları olmadiğını gösteriyordu.
Gerçekte Türk olmayan tüm yerli grupların Türkiye'nin bölünmesine dönük hükümlerden yararlanacağı: durumda bile Anadolu'nun oldukça önemli bir bölümü Türkiye'de kalmaya devam ediyordu.