“Doğal olarak, bir yere gideyim diye üst üste yirmi kere sıkıştırdıkları zaman, diye devam etti alçak sesle, özgürlük benim de hakkım olduğu halde, dağ adamı gibi davranmıyorum.”
Yani gecikmiş olan, artık tadına varamayacağımız bir zamanda, sevgimiz bitmişken gelen mutluluk, bir zamanlar eksikliği yüzünden onca azap çektiğimiz mutlulukla tıpatıp aynı olmayabilir.
Kalbim çarparak kendi kendime, “Yapmalı mıyım, yapmamalı mıyım?” diye soruyordum; sonra, bir şey yapabilmek için, ne yapmam gerektiğini sorgulamaktan vazgeçtim.