Yirmi beşlikler fazla dünya işlerine dalıyor, otuzlarındakiler çalışmaktan solup gitmiş oluyor, kırk, koca bir puro içinceye kadar bitmeyen uzun hikayelerin yaşı, altmış ise, of altmış yetmişe çok yakın, ama elli en olgun yaş. Elli yaşını seviyorum.
Güzel çerezlik bir kitaptı. Yaklaşık 45 dakikamı aldı. Keşke biraz daha uzun olsaydı diye üzüldüm ama bence kitaba asıl tadını veren özetler gibi anlatı yapmasıydı. En yakın zamanda filmini de izleyeceğim tabii.
"Hayatımızın en iyi kısmının başta en kötü kısmını sonda olması ne yazık "
Dünyaya yaşlı bir adam olarak dünyaya gelen Banjamin Button doğduğu andan itibaren hep tersine bir hayat yaşamıştır .
Babası annesi doktorları kabullenememiş.
Daha sonra büyüdükçe gençleşmiştir . Ve 70 mişli yaşlarının sonuna doğru tamamen bir bebek olmuştur .
Çok kısa ama çok güzel bir hikâyeydi.
Ahh bee Benjamin. Sen yıllar geçtikçe gençleşirken, TC. gençliği yaşlanıyor. En azından hikayenin sonunda her şey hafızandan siliniyor, ya bizim hikayemizin sonu ne olucakkk...
Yazar Francis Scott Fıtzgerald, Mark Twain’in “Hayatın en iyi kısmının başta, en kötü kısmınınsa sonda olması ne yazık” sözünden yola çıkarak yazmış kitabı.
1860 yılında hayatın başında bir bebek olarak dünyaya gelmek yerine 70 yaşında buruş buruş bir insan olarak dünyaya gelir kahramanımız Benjamin Button. Dahası yaşam onun için tersine başladığı gibi tersten ilerlemeye devam eder. Yani yıllar geçtikçe o gençleşir. Gençleştikçe ilgi alanları, hayattan beklentileri, yaşam biçimi değişir. Yazar da zaten yaşın, kimliğimiz üzerindeki etkisine dikkat çekmeye çalışmış.
Kitabın dili gayet açık. Her seviyeden okuyucu okuyup anlayabilir. Konu da çok yaratıcı fakat kitap o kadar kısa tutulmuş ki kitap özeti okuyor gibi hissettim. Daha çok ayrıntılandırabilirdi yazar, okuyucuyu da bu güzel konu hakkında daha çok düşündürebilirdi. Yaşamı, ölümü, ömrü daha çok sorgulatabilirdi. Çok sığ kalmış bana göre yine de yazarın yaratıcı bir fikri işlemesi bakımından okunması gereken bir kitap. Herkese çok okumalar arkadaşlar.
Belki saatler ters çalışsaydı mutlu olabilirdik. En berbat halde doğup, en berbat şekilde ölebilirdik ama yine de bir şeyler yolunda gidebilirdi. Gözlerimizi açtığımız andan, kapattığımız ana kadar dünyayı sevebilirdik. Belki zamanı geri alıp, kaybettiklerimizi getirebilirdik. Evlerimize dönebilirdik. ‘’80 yaşında doğup, yavaş yavaş 18’imize doğru ilerlersek hayat sonsuz bir mutluluk olurdu.’’Ama olmadı, olmayacak.
《بلکهده ساعاتلار عکسینه ایشلسیدی خوشبخت اولا بیلردیک. اَن پیس حالدا دوغولوب، اَن پیس حالدا اوله بیلردیک آمما یئنهده بیر شیئلر یولوندا گئده بیلیردی. گوزلریمیزی آچدئغمز آندان، باغلادئغمز آنا قدر دونیانئ سئوه بیلردیک.
بلکه زامانئ گری آلئب، ایتیردیکلریمیزی قایتارا بیلردیک.
ائولریمیزه دونه بیلردیک. "80 یاشندا دوغولوب، یاواش یاواش 18میزه دوغرو ایرهلیلهسک حیات سونسوز بیر خوشبختلیک اولا بیلردی." آمما اولمادئ، اولمویاجاق...》