Sevmek öyle cümlelerde, filmlerde gördüğünüz gibi bir şey değil. Yani öyle birkaç sevgi mesajı, birkaç gece, birkaç sahiplik fotoğrafları falan degil. Daha farklı. Mesela onu görünce hızlanan kalbiniz değil. Her adımda ona yaklaşma, onu göme hissidir sevmek. O adımları onun için atmaktır. Bir sokak arasında elini tutmak, elini tutmak değildir sadece. Benimsin diyebilmenin dışa vurulmuş halidir sevmek. Birlikte fotoğrafı olmadığı halde "olsun, ben onu hayal ediyorum... varmış gibi davranıyorum" demektir, sevmek. Üstünden günler, aylar, yıllar geçmesine rağmen, nefretle değil, hala, her şey rağmen ilk gün ki gibi bakabilmektir. Kokusunu kilometrelerce öteden alabilmektir. Öyle çevresindeki üç, beş insandan kıskanmak değil demek istediğim. Esip tenine vuran rüzgardan kıskanmaktır, sevmek. Keşkelerde değil iyi ki'lerde saklayabilmektir. İhtişamlı sevmeleri geçelim. Sevildiği için kendiyle onur duymaktır, sevmek. Sevinçlerine, kötüsüyle iyisiyle her an yanında olmak, olmasanda yanındaymış gibi hissettirmektir, sevmek. Dinlediği müziğin sözlerinde anlam aramak değil, o müziği onunla yaşamaktır. Onu hep yanında istemek değil, kötü anında bile bir adım uzağında olmaktır, sevmek. Sevgi gözle değil yürekle oluyor.