Arkamda duyduğum ayak sesleri üzerine başımı çevirince, karşımda Ali Çavuş’u buldum. Sararmış yüzü derin bir acının belirli izleriyle çizgiliydi. Daha ‘Neyin var?’ diye sormama meydan kalmadan, o müthiş gerçeği anlamama yetecek bir hareketle, kolunu uzatmıştı. Dehşetle sarsıldım. Çavuşun sol kolu, bileğinin dört beş parmak kadar yukarısında parçalanmış, kanlar içinde idi. Elinin yere düşmemesini ancak zayıf bir bağlantı önlüyordu.
Evet, asıl kuvvetler daha içerideydi ve bu taktik ve uygulama komutanların büyük bir bölümü tarafından yanlış bulunuyordu. Bu yanlış komuta ve uygulama ile, savaşın başında az sayıdaki çıkarma noktasından düşman kuvvetlerini püskürtme imkânı böylece kaçırılmış oldu.
Ancak ne var ki Liman von Sanders bu ehemmiyetli görüşleri dikkate almadı. Zira o, ordunun yalnızca çok küçük bir bölümünü ana kumsalları korumak amacıyla sahile yayma, asıl kuvvetleri ise daha içeri bölgede toplama görüşünde ve fikrindeydi.
O sırada gökyüzünde hevenk hevenk beyaz bulutlar göründü. Biraz sonra da bu bulutlar yere çöktü… Herkes, “Allahu Ekber!” diyerek yüzünü toprağa sürdü. Hepimizin içinde ince bir huzur çiçeklenmiş ve Allah bizi bulutlar arasında görünmez hâle getirmişti.
Ali Çavuş, yere düşen eline, elsiz kalan koluna ve akmakta olan kanına bir süre sessizce baktıktan sonra, gözlerini ateş ve duman içindeki ufka doğru çevirdi, “Feda olsun,” dedi, “vatan sağolsun!”
“Ey zavallı insan, bu düşüşlerden, bu hallerden sakın ye'se kapılma; gizli gizli o kadar çok dua et, geceleri, o kadar çok ağla, inle ki; sonunda yedi kat gökten kulağına kurtuluş sesleri gelsin.”
"İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir."
(Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.)
Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
(Ahzâb/35)