Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
152 syf.
·
Puan vermedi
Kelimelerle oynamasına, oynadığı kelimelerle cümleler kurmasına, kurduğu cümlelerle paragraf oluşturmasına, oluşturduğu paragraflarla kitabı yazmasına bayıldım derken yazarın her cümlesinin ağırlığı bence bazı yazarlarımızın kitabına bedel. Ne anlattığından ziyade nasıl anlattığı için okunmalı.
Bin Hüzünlü Haz
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,468 okunma
Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; sormazsan biliyorum…
Reklam
Galiba bu durumda ben, artık kızı oradaki ben de fark ettiğine göre, yıllar öncesine gidip kıza o zamanki gözlerimle baksam ve onun için ‘koşuyor’ yerine ‘koştu’ desem daha iyi olacak.
...bazen nerede olduğu bilinmeyen dev bir kütüphanenin içinde yaşadığı romanı arayan yarı deli bir roman kahramanı gibi kayboluyor...
Ayak izleri kanlıdır bunların, bakışları, susuşları, dokunuşları, dokunmayışları kanlıdır...
Bir de kimi zaman, kalın tenli kelimelerden oluşmuş kırık dökük cümleler. Tıpkı, hem hayatın derinliklerine inip onu zapt etmeye, hem de ondan olabildiğince uzaklaşmaya çalışan bitkin solucanlar gibi yere dökülen, ağız kenarlarında asılı kalan, çene uçlarında ölü ölü sarkan, ya da zar zor kımıldanıp gürültülerin, şarkıların ve bakışların içinde kayboluveren cümleler...
Reklam
Boşluğun yüzüne çizilivermiş donuk resimler gibi, hiç kımıldamadan, öylece duruyorlar... Duruşları, insanın içine doğru bir salkım keder sanki, bir uzun of, ya da oracıkta donup kalmış derin bir iç çekiş...
... çenelerini kocaman ayırıp göğü yutacakmış gibi esneyen bu insanlar beni görmüyorlardı.
Beklerken soluğumu biriktirmek, her türlü olabilirliğe karşı sesimi ayarlamak, ya da kelime dağarcığımı altüst edip kelimelerimin en güzelleriyle en çirkinlerini, en yumuşaklarıyla en sertlerini, en ateşlileriyle en soğuklarını tek tek gözden geçirmek, birbirleriyle karşılaştırmak, tozlarını almak ve anlamlarının ağırlığını yeniden tartmak gibi birtakım hazırlıklar yapıyordum...
Beni en çok suçtan arınmışlığım tedirgin ediyor. Uzunca bir süredir, ruhumun derinliklerinde bütün şiddetiyle hissediyorum bunu. Kimi zaman, şöyle adamakıllı kirlenip de kim olduğumu anlayayım diye kendimi pervasızca şu şehrin alkol kokulu karanlığına vuruyor, hangi köşede bir üç kâğıtçı bulur, hangi sokakta bir serseri görür ya da nerede bir ayyaşa rastlarsam hemen arkadaş oluyor, sonra onlarla birlikte hayatın el değmemiş noktalarına doğru yürüyüp kimilerinin çirkinlik adını verdiği birtakım şeylerin içinde yüzüyor, renk renk ışıklarla süslü çamur deryalarına batıp çıkıyor, postu batakhanelerin başköşelerine serip yıllarca kalıyor ve bütün bunlar olup biterken, dünyada insanoğlunun işleyebileceği ne kadar suç varsa hepsini kocaman bir mıknatıs gibi varlığımda toplamak istiyorum ama bunu bir türlü başaramıyorum.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.