Gelelim bana. İşte çılgınlıklarımdan birinin öyküsü. Uzun zamandır doğanın tüm görüntülerine sahip olmakla övünüyordum, ve resmin ve modern şiirin ünlü kişilerini gülünç buluyordum.
Saçma sapan resimleri seviyordum, kapı üstlerini, dekorları, canbaz perdelerini, dükkan tabelalarını, halk tezhip sanatlarını; modası geçmiş edebiyatı, kilise latincesini, çalakalem yazılmış imlâsı bozuk aşk kitaplarını, atalarımızın romanlarını, peri masallarını, çocukluğa ait küçük kitapları, eski operaları, aptal nakaratları, naif ritimleri.
Haçlı Seferleri, hiç ilgimiz olmayan ülkelere keşif yolculukları, tarihsiz Cumhuriyetler, örtbas edilmiş din savaşları, geleneklerin devrimlerini, ırkların ve kıtaların yer değişimlerini düşlüyordum: tüm büyülere inanıyordum.
Sesli harflerin rengini buldum! A kara, E, ak, İ, kırmızı, O, mavi, U, yeşil.-Her sessiz harfin biçimini ve hareketlerini yeniden ayarladım, ve, içgüdüsel ritimlerle, er yada geç bir gün bütün anlamlara gelebilecek bir söz/kelime bulmakla övündüm. Saklı tutuyordum …
…