Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
büyük bir japon bilgesi, çölde kumlar üzerinde oturmuş meditasyon halindedir… adamın biri, ona yaklaşır ve şöyle der: – beni öğrencin olarak kabul et. bilge, parmağıyla kumlar üzerinde düz bir çizgi çeker ve şöyle der: – kısalt! adam, avuçlarıyla çizginin yarısını siler. bilge der ki: – git, bir sene sonra tekrar gel. bir yıl geçer. bilge, yine bir çizgi çizer ve der ki: – kısalt! adam, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır. bilge, gene kabul etmez ve der ki: – git, gelecek sene gene gel. gelecek yıl olur. bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve adamdan onu kısaltmasını ister. bu kez, adam der ki: – bilmiyorum. ve bilge’den cevabı kendisine söylemesini rica eder. bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve der ki: – şimdi kısaldı. bu hikaye, japon kültüründe ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan biridir. düşmanlığa ve diğer insanlarla boğuşmana hiç gerek yok, çünkü olgunlaşıp ilerlemenle onlar kendiliğinden yenilgiye uğrarlar.
Bakın! Ben bile ağlıyorum albayım. İmkânsızlık duvarının önünde ağlıyorum. Bu duvar beni çıldırtıyor albayım. Başımı, bu duvara vurup parçalamak istiyorum. Başım ağrıyor albayım; biraz yürümek, biraz kendime gelmek istiyorum. Şimdi ne olacak albayım? Bilge beni istemiyor diye onu göremeyecek miyim artık? Böyle şey olur mu? Biraz önce birlikteydim
Reklam
Kıymet Bilmek
Sadî Gülistan’da hikâye eder ki, bir padişahın acemi bir hizmetçisi vardı. Günün birinde padişah ve hizmetçisi gemiyle yolculuğa çıktılar. Ancak daha önce gemiye binmeyen hizmetçiyi bir korku sardı. Gemi limandan ayrılır ayrılmaz hizmetçi korkudan titremeye başladı. Ne diller döktüler, ama hizmetçiyi bir türlü sakinleştiremediler. Gemide bilge biri vardı ve padişaha, “Müsaade ederseniz ben onu sakinleştirebilirim.” dedi. Padişah memnun oldu. Bilgenin isteğiyle birkaç kişi hizmetçiyi kaldırıp denize attılar. Suya batıp çıkan hizmetçi, can havliyle gemiye tutundu. Onlar da hizmetçiyi tekrar gemiye aldılar. Boğulmaktan kurtulan hizmetçi sakince bir köşeye çekilerek oturdu. Hükümdar bilgeden bu işin hikmetini sual edince o, “Hizmetçin suya girmeden evvel, gemideki selametin kadrini ve kıymetini bilmiyordu. Huzur ve saadet de aynen bunun gibidir. Huzur içinde yaşayan, bir felakete uğramadıkça, o saadetin kıymetini bilmez. İnsan hasta olmadıkça da, sağlığının kıymetini bilmez.” dedi. Her an Rabbin lütuf ve ikramlarına mazhar olan bizler, şikâyet etmek yerine hamd ile şükrümüzü yerine getirmeye bakalım, vesselam!
büyük bir japon bilgesi, çölde kumlar üzerinde oturmuş meditasyon halindedir… adamın biri, ona yaklaşır ve şöyle der: – beni öğrencin olarak kabul et. bilge, parmağıyla kumlar üzerinde düz bir çizgi çeker ve şöyle der: – kısalt! adam, avuçlarıyla çizginin yarısını siler. bilge der ki: – git, bir sene sonra tekrar gel. bir yıl geçer. bilge, yine bir çizgi çizer ve der ki: – kısalt! adam, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır. bilge, gene kabul etmez ve der ki: – git, gelecek sene gene gel. gelecek yıl olur. bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve adamdan onu kısaltmasını ister. bu kez, adam der ki: – bilmiyorum. ve bilge’den cevabı kendisine söylemesini rica eder. bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve der ki: – şimdi kısaldı. bu hikaye, japon kültüründe ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan biridir. düşmanlığa ve diğer insanlarla boğuşmana hiç gerek yok, çünkü olgunlaşıp ilerlemenle onlar kendiliğinden yenilgiye uğrarlar.
Legolas
Elfler iyice düşünmeden nasihat vermez pek; çünkü nasihat, bir bilgeden bir bilgeye verilecek olsa dahi tehlikeli bir armağandır ve her yol kötüye çıkabilir.
Okumadan beğenmeyin...
Ben dünyayı kirletiyorum albayım. Hiç olmazsa kimseye belli etmeden bekleyebilsem burada. Kendimi gizleyebilsem. Yakamı kaldırayım da beni tanımasınlar. Acaba ölürsem çok üzülür mü albayım? O zaman koşup bana gelir mi dersiniz? Siz çok ağlarsınız biliyorum, albayım. Fakat sizi hiç ağlarken görmedim, biliyor musunuz? Ben öldükten sonra sizi
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.