— Bir dahaki derse bu hikâyenin özetini çıkarın. Hâlâ hikâyenin içine dalmış hâlde olduklarından çocuklar yavaş hareket ediyorlardı, gözleri baygın, ağızları yarı açık. — Mutlu olunca ne geçer elinize?, sesi doğru, keskin bir oktu. Öğretmen Joana'ya baktı. — Tekrarla soruyu...? Sessizlik. Öğretmen kitapları dizerken gülümsedi. — Tekrar sor,
Merhaba arkadaşlar. Hepimize günaydınlar, mutlu sabahlar ve iyi bir hafta sonu diliyorum. Uzun yıllar sonra oldukça doyurucu olacağını düşündüğüm Anton Çehov serisini de bitirmek üzereyiz, kaldı 2. Yaklaşık 10 kitabını bu süreçte okuyoruz ve okuyacağız. Bunun dışında onun öykülerinin seri olarak basımları var. Bunların Cem - İletişim ve Yordam
Yazarın kalemi ile tanışmana vesile olan kitabı. Hiç okumadım daha önce çok bir fikrim yoktu, açıkçası Türk yazarı olduğu için de çok büyük beklentilerle başlamadım kitaba.
Yazanın kalemini sevdim çünkü akıcı güzel ve kendini okutturan bir kalemi var, ama kitabın sonunu bağlayamıyor sanırım.
Kitabın ilk yarısını gerçekten sevdim, basit bir kurgusu var ama keyifliydi karakterlerinin olaylara bakış açısı davranışları gerçekten hoşuma gitti sevdim. Gülfem ve Kadir’in ilk tanıştıkları an bence çok iyiydi yavaş ilerleyen bir beraberlikler oldu ama tam beraber oldular adı konuldu derken bence yazar orada işleri çok karıştırmış.
Keşke ikinci yarıda bazı şeylere daha farklı yazsaymış ben mesela olayın mafyatik boyutuyla alakalı bir şey olmasını daha çok bekledim. çok fazla detay da verip Spoiler yaratmak istemiyorum ama bence kitabın sonu olaylar açısından güzel bağlanamamıştı.
Yazarın diğer kitaplarına da şans vermeyi düşünüyorum açıkçası, olayların gidişatı açısından güzel ama final bölümlerinin net olarak yazabiliyor mu bunu teyit etmek istiyorum.
Herkese selam♡ Öncelikle gerçekten bu kitap hakkında konuşacak ve paylaşacak çok fazla fikrim var. Çünkü okurken fazlasıyla sinir krizi geçirip, aynı zamanda deyim yerindeyse dibimin düştüğü yerler oldu. Öncelikle O SON NEYDİ ÖYLE AMA PARDONNN!!! Yani bence bu kitabı alıp okumak için tek neden olarak bu sonu sunabilirim size. Bunu baştan söylemek
Benim kendi fikrim var ve yalanı, her gün ve her saat bir alet gibi kullandığım ve kullandıktan sonra hep temizlediğim ve temiz tuttuğum doğrudan ayırmayı bilirim.
Club Risqué adlı bdsm serisinin ilk kitabı kendileri okuduğum en sevimsiz Dom karakteri bu kitabın erkek kahramanıydı sanırım . Adamın hiç bir açıdan kurtulur tarafı yoktu inanılmaz yani .
Desi ve Joel üniversite sevgilisi 18 aydır birlikteler aralarında 3-4 yaş fark var bu arada . Joel bdsm meraklısı ve Dom kızda sub gidip tonla adamın
Gerçekten bazı okurlar gereksiz yere kitabı, yazarı gömmüş ve okumayın okumayın diye haykırmışlar
Evet yer yer argo kelimeler var ama benim kanaatime göre çok yanlış bir tutum ve davranış .
Haa şöyle diye bilirdiniz arkadaşlar okudum pek fazla ilgili mi çekmedi ya da sürükleyici bulmadım ama tabbi bu benim görüşüm okumak isteyenler merak edenler
Bu kitapla ilgili hiçbir fikrim yokken sadece ismine bakarak birine ait bir kitabı çalan biriyle ilgili olabileceği gelmişti aklıma. Hatta şöyle bir fikir daha oluşmuştu bende. Mesela birisi bir yazmış ama başkasö onun yazdığı kitabı alıp kendisinin gibi sunmuş falan filan. Okumaya başladığım zaman anladım ne büyük hata etmişim. Öncelikle kitap Nazi Almanyası ve dönemde Yahudi oldukları için insanların maruz kaldığı acı ve işkenceyi hatta sırf Yahudi oldukları için öldürülüyor oluşlarını çok içe dokunan hatta bazen ruhunuzu boğan bir hüzne kapılmanıza neden olacak kadar derin bir şekilde anlatıyor. Kitabı çok ayrıcalıklı kılan bir özelliği var. O da tüm bu olayları ölümün anlatıcılığıyla okuyacak olmamız. Çok sevdim demekten incinirim çünkü o dönem yaşanmış ve yaşanmış olması muhtemel şeylerin anlatımı beni çok yaraladı. Buna rağmen anlatımın güzelliği ve konusunun bütünlüğü ve içe işleyişi ile beni büyüledi.
Kitap HırsızıMarkus Zusak · Martı Yayınları · 202112.6k okunma
"Ve tabii sen de bu arada," diye sürdürdü sözlerini, "umudunu kaybetmemelisin. İnan bana, bu durumda olan bir tek sen değilsin. Bugün atının sırtına atlayıp, evinin yolunu tutması gerekirken, uzak diyarlarda tütün çapalayan bir sürü adam var. Bazen kimi hayatlar, en iyi durumda bile, birbirinin tekrarıdır. Beni düşün mesela!
Sence ben, mal mülk sahibi bir adamın, neredeyse doktor sayılabilecek kadar bilgili oğluna benziyor muyum? Öyleyken, gelmiş burada Hoseason denilen şu herife uşaklı ediyorum işte." Ondan nazikçe, kendi hayat hikâyesini anlatmasını rica ettim.
Yanıt olarak upuzun bir ıslık koyuverdi.
"Benim anlatmaya değer bir hayatım olmadı hiçbir zaman," dedi. "Aklım fikrim eğlenmekteydi, hepsi o kadar." Sonra da hızla baş kasaradan çıkıp gitti.