Serinin 7.kitabına olan hayal kırıklığımı telafi edebilecek bir kitapmış.Sevindim.Diğer kitabın aksine,yazarın bu sefer olay akışı üzerinde ciddi bir beyin fırtınası yaptığını düşündüm.Asla klişe değil.Bir o kadar bilinmedik, çözümlenemeyen olaylar silsilesi gibiydi.Hikayenin sürükleyiciligi, temposu etkileyiciydi.
Yaşadıkları çağın kadınlara biçtiği rolün farkındayım ama sırf mutlu son için kadınların pasiflestirilmesinden,mustakbel gelin/damat adaylarının aileden problemli, bridgerton ailesine katılmakla onore olmasını bir süre sonra rahatsız edici bulmaya başlamıştım.Bu sefer hikayenin özgünlüğüyle bunu daha az hissettim.Evet, esas kızımızın vasisiyle başı dertte.kendi ailesini korumak icin kendinden ödün verecek kadar onurlu ancak hikaye o kadar beklenmedik ve sarpa sarıyor ki sanırım bu hikayenin bir mutlu sonu yok diye düşünebilirsiniz.
Esas oğlanımız Gregory ise abileri icinde en küçük kardeş.Annesi Violet,onun onaylanmaya, kendini ispatlama çabası oldugunu üstünü çizerek söylese de cesaret,tutku ve azim açısından abilerini katlayacak kabiliyetteydi.bu yüzden favorim oldu
Bu hikayede Kate'den tutun Collin'e coğu Bridgertonın aktif sekilde yer almasını sevdim.İlk iki kitap dışında epeydir görmemiş ve hasret kalmıştık hepsine.Önceki kitaptaki yalnızlık hissi yoktu.Gerçek bir kalabalık aile gibi.Bakın! diger kardesleri iki üç replik de olsa kitaba sokmak o kadar zor degilmis.
Bridgerton serisini böyle bir hikayeyle bitirdikleri icin güzel hatırlayacagim.
Yine de çok aceleye getirerek son yazıldığını düşünüyorum.4 sayfa icinde hikayenin haketmedigi şekilde özensiz olmuş.