P. R.- Aslında benim sorum, yaşanmış deneyimin de laboratuvar deneyi anlamında deneyimle aynı biçimde modellenip modellenemeyeceği. Dünyadaki yerim, kendim, bedenim ve diğer bedenler vb. hakkındaki kavrayışım, hasara uğramadan modellenmeye yatkın mı? Epistemolojik hasara demek istiyorum, yani anlam yitimine uğramadan... Modelleme sizin alanınızda gerçekten yapıcı bir yöntem, aynı zamanda yine çok kurmaca bir alan olan deneysel psikoloji alanında da. Fakat benim problemim, bırakın nörolojiyi psikolojinin bile yaşanmış deneyim ve onun inanılmaz zenginliğiyle ilişkisinde ikircimli bir konumda olup olmadığı. Sinir bilimlerinin ahlakla (maneviyatla) ilişkisini ele aldığımız zaman, insanı ahlaklılığa yönelten "biyolojik" öneğilimleri de konu edineceğiz. Fakat bu yaşanan biyoloji ille de sizin kastettiğiniz biyoloji olacak diye bir şey yoktur, ayrıca tümel deneyime dahil olan manevi boyut da unutulmamalıdır. Modelleme, bilimsel bilgi düzeyinde sadece ve salt yapıcı olduğu halde, ruhsal olanın anlaşılması düzeyinde yoksullaştırıcı olmayacak mıdır?
Sayfa 76 - MetisKitabı okudu
Kendinizi inançsız biri olarak tanımlıyorsunuz; bu du­rumda ilk sorum şöyle olacak: inançlı olmak ya da olmamak, illa da öte dünya, öbür dünya üstüne bir bahse mi bağlıdır? Ben kendimi bir inançsız olarak tanımlamıyorum; bunu açıklamam gerekirse; inançsız olduğumun söylenmesi­ni sevmiyorum çünkü her ne olursa olsun sırtımda bir pankartla gezmeyi sevmiyorum, ayrıca inançsız olma du­rumunun da bir tür dine dönüşmesi gerekmez. Bir çok insanda, inançsızlığın, sanki yeni bir mezhepmişçesine hayata geçirildiğini düşünüyorum. Doğrusu, sorun daha incelikli ve daha karmaşık. Hiçbir dine üye olmamam, hiçbir dini uygulamamam, hiçbir amentünün (credo) bana ait olmaması, netice itibarıyla hiç bir kültü tanımamam ve hepsine yabancı olmam anlamında, kesinlikle inançsı­zım. Bu bakımdan, ben bir bilinemezciyim (agnostiğim) ve tüm sorunları sadece ussal düşünümün kaynaklarıyla ele alıyorum; bu da Belçika’da sizin serbest-araştırmacı dediğiniz, Fransa’da usçu diye adlandırılan tavır oluyor; bu kelimeyi de sevmiyorum zira ben usçu değilim. Epey karmaşık bir durum çünkü hiçbir dini pratik olarak uygu­lamıyor olsam da bir inançsız değilim, ve bu yüzden, yine de ussalcılığa düşmeden, ölüm üstüne başka bir mesele hakkında yaptığım gibi aynı şekilde felsefe yapmaya ça­lışıyorum.
Sayfa 35 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012
Reklam
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
"kabul" dedim ," ama bir sorum olacak". " Buyrun " " özgürlukle neyi kastediyorsunuz" " istediğiniz her yere girip çıkabilirsiniz , aynı arkadaşlarim ve benim gibi" "bunun bir hapishanenin içinde dolaşmaktan ne farkı var , bu bizim için yeterli olamaz" " olmak zorunda" ülkemizi , arkadaşlarimizi, ailemizi goremiyecek miyiz yani" " ben fırsatını bulursam kacmayacagima söz veremem " diye atıldı ned hemen " sizden buna söz vermenizi isteyen yok " dedi komutan " ama bu zalimlik " dedim " hayır bu merhamet
Sayfa 37
PK.(PeeKay) nın bakış açısı muhteşem.
Sonuna kadar haklısın Tapasvi. Bir zamanlar yiyecek bir yemeğim yoktu. Kalacak bir evim yoktu. Durmadan ağlamıştım. Yanımda arkadaşlarım da yoktu. O zaman sahip olduğum tek bir şey vardı. Tanrı. Her gün daha iyi olacağımı, Tanrı'nın bir çıkar yol göstereceğini düşünüyordum. Kabûl ediyorum, Tanrı inancı insana umut veriyor. Bir kere umudun olunca zorluklar gidiyor, acıya dayanma gücü geliyordu. Ama bir sorum olacak. Hangi Tanrı'ya inanacağız? Sürekli "Sadece bir Tanrı var. " diyorsun. Bense hayır diyorum. İki Tanrı var. Biri bizi yaratan, biri de sizlerin yarattığı. Bizi yaratan hakkında bir şey bilmiyorum ama sizin yarattığınız tıpkı sizin gibi. Küçük, yalancı, hastalıklı, boş vaatler veren, zenginlere öncelik tanıyan, fakirleri sırada bekleten, övgü aldığında mutlu olan, küçük şeylerle insanları korkutan... Doğru numara oldukça basit. Bizi yaratan Tanrı'ya inanın, O'na güvenin. Kendi yarattığınız sahte Tanrıları ise yok edin.
@Aamirkhan
PK.(PeeKay)nın prezervatif ile tanışması.
Herkesin çıplak dolaştığı bir gezegenden gelen ve bu garip karşılandığında "Kargalar da çıplak, garip geliyor mu?" diye cevap veren PK'ın prezervatifle tanışması da şöyle; Bu nedir? -Prezervatif. -Ne işe yarıyor? -Nüfûsu kontrol altına almaya. -Nasıl? -Seks sırasında üzerine geçirerek. -Bunu üzerine geçirerek nufûsu nasıl kontrol ediyorsun? -Milyonlarca insanın yapmasıyla oluyor. -Bir sorum daha olacak. Yere biri para düşürdüğünde, herkes benim diye önüne atlıyor. Ama biri prezervatif düşürünce "benim değil" diye kaçışıyorlar. -Seks kişisel bir konudur dostum. -Sebep? -Kimse "bugün seks yapacağım" diye sağa sola bağırmaz çünkü. -Neden o zaman düğünlerde çalgılı çengili, havâi fişekli parti yapıyorlar? O da bir yerde "bugün seks yapacağım" demek oluyor.
@Aamirkhan
Reklam
106 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.