Kendinizi inançsız biri olarak tanımlıyorsunuz; bu durumda ilk sorum şöyle olacak: inançlı olmak ya da olmamak, illa da öte dünya, öbür dünya üstüne bir bahse mi bağlıdır?
Ben kendimi bir inançsız olarak tanımlamıyorum; bunu açıklamam gerekirse; inançsız olduğumun söylenmesini sevmiyorum çünkü her ne olursa olsun sırtımda bir pankartla gezmeyi sevmiyorum, ayrıca inançsız olma durumunun da bir tür dine dönüşmesi gerekmez. Bir çok insanda, inançsızlığın, sanki yeni bir mezhepmişçesine hayata geçirildiğini düşünüyorum. Doğrusu, sorun daha incelikli ve daha karmaşık. Hiçbir dine üye olmamam, hiçbir dini uygulamamam, hiçbir amentünün (credo) bana ait olmaması, netice itibarıyla hiç bir kültü tanımamam ve hepsine yabancı olmam anlamında, kesinlikle inançsızım. Bu bakımdan, ben bir bilinemezciyim (agnostiğim) ve tüm sorunları sadece ussal düşünümün kaynaklarıyla ele alıyorum; bu da Belçika’da sizin serbest-araştırmacı dediğiniz, Fransa’da usçu diye adlandırılan tavır oluyor;
bu kelimeyi de sevmiyorum zira ben usçu değilim. Epey karmaşık bir durum çünkü hiçbir dini pratik olarak uygulamıyor olsam da bir inançsız değilim, ve bu yüzden, yine de ussalcılığa düşmeden, ölüm üstüne başka bir mesele hakkında yaptığım gibi aynı şekilde felsefe yapmaya çalışıyorum.
Sayfa 35 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012