Seni fütursuzca özlüyorum.
Bir insan hiç hissedemediği birini özler mi?
Olabilir mi böyle birşey.
Izdırap veriyor bu yaptığım ama iğrenmiyorum kendimden.
Günden güne ölümün bana yakşaştığını bilsem de, hiç vazgeçmiyorum senden.
Dokunamasam da, bütün bedenim sana ait sen bilmesen de..
Belki diye umutlanmak, beni kendime karşı yitiriyor mahperi.
Acıyorsun değil mi?
Bende acıyorum kendime.
bu namert bedenle seni sevme cürretini kendimde bulduğum için.
Bir çicek gibiyim lakin bulunduğum toprak, bir mezarlığın çürümüş bedenlerle dolu, gözyaşlarıyla pisliklerinden arınmaya çalışan binlerce yaşayan ölüden ibaret.
Birgün seni burada görmek istiyorum.
Çok geç olduğunda, sana olan bu ruhani aşkımı anladığın da, bende bu kalp gibi; çürümüş olacağım.
Seni elbet anlayacağım, müphem bakışlarına karşılık, asılmayı hep isteyeceğim.
Bazen bir halatla, bazen de bir tutam saçla..
Ben, beni sevmezken; sen benim için ne yapabilirdin?
Hiçbirşey.