Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı
Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın
Saçlarınız ızdırap denizinde bir tutam başak
Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana
O inanmışlar çağının.
Önceden bir tutam hüzündüm - işte nasıl bilirsen
Ayaklarımı savurur da sonra toplardım sokaklardan evlere
Akşam olurdu; eşiklerde durur, boyası dökük kapıları aralardım
Aklımda binlerce kitap adı ve binlerce şiirle.
Alper, vapurda otobüste yanındakinin gazetesini okuyanlar gibi bakışını Sedef'in ekranına dikmişti. Sedef, "Tuğrul Amca ya," dedi telefonu rahat görmesi için Alper'e uzatıp.
Profil fotoğrafından anlaşıldığı kadarıyla, kafasının yanlarında ve arkasında kalmış birkaç tutam kır saçı favorilerinden sakallarıyla birleştirip bir
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri
İşte ben hep böyle garip mahzun,
Bir şey beklermişçesine yaşıyorum.
Bazan öyle günlerim oluyor ki, Elâgözlüm,
Ne oldu, nasıl bitti şaşıyorum..
Bazı bilmem, gün nasıl başladığında,
Kayıp kayıp gidiyor dünya bıkkın bakışlarımdan.
Yaşıyorum, yaşıyorum da bitmiyor,
Bir tutam sakız oluyor ağzımda zaman..
Yaşamak ne kadar çekilmez gelse de ara
Bir gül al eline sözgelimi
Kan var bütün kelimelerin altında
Beş dakka tut bir aynanın önünde
Kan var bütün kelimelerin altında
Sonra kes o aynadan bir tutam
Beyaz bir tülbent içinde
Koy iç cebine
Bütün bir ömür kokar o ayna
Kan var bütün kelimelerin altında
İşte o kandır senin gülüşün
Sızmıştır hayatın derinlerine
Siyahtır orda kırmızıdır
Daldan dala atlar
Sever çocuklara anlatılan masalları
Ama iş savunmaya gelince
Yalnız alevi savurur
Ve güneşin solmaz çekirdeğini
Yalnız doruklarda