Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Durup, ailenizi ve arkadaşlarınızı bir düşünün. Hepiniz başlarına ne gelirse gelsin görece mutlu ve neşeli kalan insanlar tanıyorsunuzdur, benzer şekilde dünya önlerine nasıl bir güzellik sererse sersin her zaman biraz asık suratlı kalan insanlar da. İşyerimizi değiştirince, evlenince, yazmakta olduğumuz kitabı bitirince, yeni bir araba satın alınca veya konut kredisi ödemelerimizi tamamlayınca, dünyanın en tepesinde gibi hissedeceğimizi zannediyoruz; oysa bunları başarınca her zamankinden daha mutlu olmuyoruz aslında. Arabalar satın almak veya romanlar yazmak biyokimyamızı değiştirmiyor. Bize çok güzel anlar yaşatabiliyor ama kısa süre sonra her zamanki halimize geri dönüyoruz.
Sayfa 378 - Kolektif KitapKitabı okudu
Keşke biraz daha katlanılır olsaydı.
"Ne yapalım herkesin yazgısı kendine Hiçbir yazgı da kolay katlanılır değildir."
Reklam
Her şehir biraz daha alıyor beni benden Ve her şehir saklıyor seni benden...
Bu nedenle tekrar yalnızlığa dönmen gerek, çünkü biraz daha pişmen lazım.
Her allahın günü beni döven bir adamla evliyken hiçbiri beni kurtarmaya yanaşmamıştı. Âşık olma aptallığım yüzünden kalbim kırıldığında da hiçbiri yardımıma koşmamıştı. Bir kadının hayatı, gerçekten acınacak bir hayattır. Oysa bir fahişe, biraz daha iyi durumdadır.
Delilikten bir şubedir aşk...
Ebu Nuaym'ın şarkıları biraz teselli ediyordu onu, ama her seferinde bu tesellinin içindeki yangını daha da kuvvetlendirdiğini anladı Kays ve buna sevindi.
Sayfa 50 - Yaram yarimdir, yarim yaramdır...Kitabı okudu
Reklam
Bilinen de sınır vardır, bilinmeyen de sınır yoktur. İnsan aklı anlaşılmazlığın engin okyanusunda barınacak bir ada sağlar. Her kuşağa düşen iş, bu okyanustaki adaya biraz daha toprak katarak büyümektir. -T.H. Huxley, 1887
Sayfa 17
Çağımız iki bakımdan şanslı sayıla bilir. G e ç m i ş açısından tüm kültürleri ve onların ortaya koyduklarını tadıyoruz ve tüm zamanların en soylu kanıy la besleniyoruz, bağrından bu kültürlerin doğduğu güçlerin büyüsüne, onlara geçici olarak zevkle ve ürpertiyle teslim olabilecek denli yakın duruyoruz hala: eski kültürler ise sa dece kendi kendilerinin tadına bakahilmişler ve kendilerin den ötesini görememişlerdi, daha geniş ya da daha dar ka vis li bir kapak örtülmüş gibiydi üzerlerine; gerçi ışık düşüyordu buradan üstlerine, ama bakışları bunun dışına çıkamıyordu. G e 1 e c e k açısından ise, tarihte ilk kez insani-evrensel, insanların yaşadığı tüm yeryüzünü kuşatan hedeflerin mu azzam ufku açılıyor önümüzde. Aynı zamanda bu yeni gö revi kibirlenmeden, doğa-üstü yardırnlara gerek duymadan üstlenebileceğimiz güçlerimizin bilincinde olduğumuzu da hissediyoruz; çabamız istediği gibi sonuçlanabilir, güçleri mizi abartmış olabiliriz, en azından hesap vermek zorunda olduğumuz hiç kimse yok kendimizden başka: insanlık bu andan itibaren kesinlikle ne isterse onu yapabilir - çünkü olağanüstü insan-arılar var ki, tüm şeylerin çanağından her zaman sadece en acı ve en sıkıcı şeyleri emmesini biliyor lar; - ve aslında her şeyde biraz vardır bu bal-olmayandan. Bu kişiler çağımızın betimlenen mutluluğunu kendilerince duyumsayabilir ve hoşnutsuzluk kovanlarını doldurmaya devam edebilirler.
Sayfa 86
“Hayır, özgür değilsin,” dedi. “Senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden biraz daha uzun; hepsi bu kadar! Senin patron, uzun ipin var, gidip geliyor, kendini özgür sanıyorsun.”
Sayfa 336Kitabı okudu
Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Sayfa 227
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.