Biraz İronik bir durum ama, görmek için çok fazla çabalamayınca daha fazla şey görebiliyor insan.
Sayfa 66
Semtler, adımlarına aşina oldukları insanları kaybettiklerinde sevecen yüzlerini göstermekte biraz daha ketumlasırlar.
Reklam
“Ümitsizlik mi?” Nietzsche çantasının sapını bırakıp öne doğru eğildi. “Nasıl bir ümitsizlik bu? Ben öyle bir şey göremiyorum.” “Yüzeyden bakınca göremezsiniz. Dışarıdan bakınca çok iyi bir yaşam sürüyor gibi görünüyorum. Ama biraz derinlere inerseniz, içimde koskoca bir ümitsizliğin hüküm sürdüğünü görürsünüz. Ne tür bir ümitsizlik diye mi soruyorsunuz? Şöyle diyelim: Zihnime sahip olamıyorum; yabancı ve sefil düşünceler saldırıp zihnimi işgal ediyor. Sonuç olarak kendimi küçük görüyor, dürüstlüğümden kuşku duyuyorum. Karım ve çocuklarımla ilgileniyorum, ama onları sevmiyorum! Aslına bakılırsa, onların beni hapsetmelerine hınçlanıyorum. Cesaretim de yok: Yaşamımı değiştirmeye ya da bu şekilde sürdürmeye yetecek cesarete de sahip değilim. Yaşama nedenimi artık bilemiyorum, bir amacım kalmadı. Yaşlanmakta olduğumu aklıma taktım. Her gün ölüme biraz daha yaklaşsam da ondan giderek daha çok korkuyorum. Böyle de olsa, bazen intihar etmeyi de aklımdan geçiriyorum.”
Sayfa 4 - Ayrıntı Yayınları XII
Seni her ân daha çok sevdikçe Beni her lahza biraz ezdin sen.
Biraz daha uyusam ve tüm bu saçmalıkları unutsam nasıl olur acaba
Biraz daha cesur olun, genel yasaya rıza gösterin, bütün varlıklar gibi sizin de doğanın potasına düşerek oradan başka biçimlerde çıkacağınıza hükmeden yazgının düzenine boyun eğin. Çünkü, aslında, insan soyunun bu anasının bağrında hiçbir şey yok olmaz; bizi oluşturan elementler bir süre sonra başka bileşimler altında bir araya gelecektir; Vergilius’un mezarı üzerinde daimi bir defne dalı büyümektedir.
Reklam
Ne kimseyi görme, ne de konuşma, düşünme, dışarı çıkma, yerinden kımıldama isteği duyuyorsun. Yine böyle bir günde, biraz daha önce, biraz daha sonra, bir şeylerin yolunda gitmediğini, açık konuşacak olursak, yaşamayı bilmediğini, hiç bilmeyeceğini şaşırmadan keşfediyorsun...
En az onun kadar hiçbir şeyi umursamıyordum. Sadece gerçeği kabullenmem biraz zaman alıyordu, hepsi bu. İnsanın, yalnızca içine doğduğu dünyaya değil, kendine alışması için de bir süre gerekiyordu.
Bende
Kimsenin yağmuru seyretmediği bir dünyada yıldızları sevmenin yalnızlığı ile her gün biraz daha geri çekildim.
— Ne var? diye birden sözünü kesti albay, kabaca, rahatsız edilmiş gibi, bu hortlağa bir tür çelikten bakış fırlatarak. Bu iğrenç süvariyi bu halde, nizami olmayan bir kılıkta, üstelik heyecandan allak bullak olmuş bir vaziyette görmek albayımızın bayağı canını sıkmıştı. Korkudan hiç ama hiç hoşlanmıyordu. Besbelli. Üstüne üstlük, bir melon
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.