Gitmek
Uzun zamandır uzaklara gitme planım vardı. Bir kaçış değil bu. Geçici görevle mesleğimi yurt dışında sürdürmek... Bir sürgün değil bu. Bilgi, görgü ve tecrübe arayışıydı ölmeden önce. Şu ana kadar bir uçağa binip de uzaklara gitmek nasip olmadı. Arayışlarım hep ertelendi. Uzaklarda vatanımı özleyecektim, kitaplarımı orada yazacaktım. Uçak kalkmadı benim için bir türlü. Göndermediler... Gidemedim. Halen aynı şehirdeyim. Sıcak bunaltmaya başladı. Okullar açılsaydı düzenli bir hayatım olurdu. Evimde kiracı oturuyor. Onun çıkmasını bekliyorum. Çıkmakta biraz gecikti, öfkemi içimde tutuyorum çünkü bir iş yaparken başkasına bağlı olmak bana göre değil. Ev taşıma işini okullar açıldıktan sonraya bırakmak istemiyorum. Tatildeyken taşınmak en güzeli. Ah insanlar! Kendine göre plan yapıp başkasını düşünmeyen bencil insanlar! Bu arada ev sahibi de kirayı 5 bin TL yaptı. Her açıdan kayıp hayat... Mevsimler, haftalar, günler kayıp... Neyse... Evime geçip kabuğuma çekilmek istiyorum. Dışarıyla en az iletişim ve etkileşim... Evden okula, okuldan eve. Kızımın okuluyla ilgilenmek... Market ve fırın... Başka hiçbir yere takılmamak... Masaüstü bilgisayara ihtiyacım var, evime klima da şart. Okuma ve yazmaya devam... Yalnızken mutluyum. Küçük hesaplardan ve kötülüklerden uzağım. Neyse... Alıntıyla düşünmeye devam edelim. "Müthiş sıkılıyorum. Daha kötüsü, insanlardan soğuyorum galiba. Oysa ben onlarsız, onlara güvenmeden edemem... Ama elimden ne gelir? Sevgiden, yakınlıktan, insanca davranmaktan anlayanlar o kadar az ki... Büsbütün kabalaşmaktansa, uzaklara gitmek daha iyi." (Erdal Öz'e Mektuplar - Edip Cansever)
Babamız Bir Gün Gerçekten Ölür Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. Baba, “baba” demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize, “babam bugün niçin gecikti? ” diye sorarız; kardeşimize, “babam yine su
Reklam
Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. Baba, “baba” demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize, “babam bugün niçin gecikti? ” diye sorarız; kardeşimize, “babam yine su istiyor,” der ve dertleniriz; bazen
Mahremiyet
benden bir öykü ... MAHREMİYET "Bunca sıkıntımız yokmuş gibi bir de terör örgütü üyesi bir avukatla uğraşıyoruz amına koyim!'' diye söylendi. Şimdi Baroların tepkisiydi, medyanın olaya gereksiz ilgisiydi, AİHM kararlarının bir kere daha gündeme gelmesiydi, töbe bunların hiçbirini çekebilecek kıvamda değildi. Tüm bu zırvalıkları
SON DANS -1 O eve hiç gitmek istemiyordum. Yine de ayaklarım sürüklüyordu beni. Yol boyunca öylesine değişik duygularla yürüdüm ki. Sanki bir şey olsun, bir şey olsun da beni yolumdan alıkoysun istedim. Zaten bir süredir kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Yorgunum. Hiçbir yere sığamıyorum. Bir boşluktayım sanki. Boğulduğumu, nefes alamadığımı
Suskun sessizlik
Suskun sesizlik bu çığlıklar Bi hayli oldu senli sohbetleri Dökmeyeli Beyaz bi sayfaya Kalemi ise bir başka tutuyorum sen den bahsedeceğim zamanlar Yo okadar yorgun değilim Sadece ölümüm bir hayli gecikti Sanırım senli olmaya devam edecek bu kalp denilen parçam Kaç defa geçtim bilirmisin O sahil den Tekneler yine işsiz di Bekleme çayları
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.