Çevirmen yardımıyla şunları söyledi: 'Bir şairle karşılaşmak her zaman hayırlıdır. Şair, dervişin kardeşidir. Onun ne vatanı vardır ne de dünya nimetlerinde gözü. Biz zavallılar şan, iktidar ve para peşinde koşarken o yeryüzünün hükümdarlarıyla aynı sırada durur ve herkes onun karşısında saygıyla eğilir.'
Çağdaş dünyada toplumlar kendilerine modern ilahlar edinmiş durumdadırlar. Batılı Müslüman bir düşünür çağımız insanını şöyle tarif ediyor: ''Çağdaş dünya dinlerinin ilahları; sermaye patronları, bankerler, sanayiciler, şarkıcılar, artistler ve sporculardır. Mabedleri ise bankalar, fabrikalar ve stadyumlardır. Kulları ise her yere çevrilebilen, istenildiği gibi şartlandırılıp, beyinleri yıkanabilen, istenildiği şekilde yönlendirilebilen insan yığınlarıdır.''
İnsanlar namaz kılarken inandıkları Allah'ın karşısında eğiliyorlardı fakat yüzlerindeki ifade saf duygular barındırıyordu. Sıkıntısız ve memnun oluyorlardı. En azından benim gördüklerim böyleydi. Ezan okunurken Allah'ın gücünü ve büyüklüğünü, anlamını hiç bilmediğiniz kelimelerden ve söyleniş tarzından anlayabiliyordunuz. Fakat bu da bir memnuniyet sağlıyor ve huzur veriyordu.
Allah (cc) Rahman ve Rahim isimleriyle bizi önce ümitlendiriyor. "Maliki yevmiddin" ile de korkutuyor. Cennete gitme ümidi ile Cehenneme düşme korkusu arasında işlerimizi ve niyetlerimizi düzeltelim.
Cahiliye zaman içindeki belli bir dönem değildir. Cahiliye belli bir hayat düşüncesi olan belli bir toplumsal durumdur. Bu düşünce ve bu durum herhangi bir zamanda herhangi bir yerde ortaya çıkabilir. Bir yerde bunların ortaya çıkması cahiliyenin varlığının kanıtıdır.
"İnsanla toprak arasındaki mesafe uzadıkça, insanla ölüm arasındaki soğukluk da şiddetini arttırıyor. Ölüm en güzel elbisemizdir oysa. Sonsuzluk düğününde giydiğimiz -bize en çok yakışan- ateş yağız bir elbise. Tabiata sırtını dönen, tabiatın bir parçası olmak dururken tabiatın efendisi olmaya çalışan insan hüsrandadır."