"Bazen yaşamaya devam etmenin korkakça olduğunu düşünüyordu. Manav alışverişi yapmanın, tıraş olmanın, çorap giymenin, kuyrukta beklemenin, bir kravat seçmenin, bir gömleği ütülemenin, yüzünü yıkamanın, saçlarını taramanın, bir çeki bozdurmanın, ehliyeti yenilemenin, gazete okumanın, eğlenmenin -yalnız, daima yalnız başına- yemek yemenin, sinemaya gitmenin, bir plak almanın, faturaları ödemenin, yine tıraş olmanın, yine yıkanmanın, yine uyumanın, yeniden kalkmanın ne anlamı var ki..."
Ona sarıldım. Dünya bana bunu veremiyor. Bu dünya bana sadece sahip olmadıklarımı, bir daha hiç sahip olamayacaklarımı, yeteri kadar sahip olamadıklarımı hatırlatıyor.