Ne zaman uyumayı denesem aynı rüyayı görüyordum. Cezaevi kapısı açılıyor, babam bana doğru geliyordu. "Çıktın baba! Seni öldürdüler sanıyordum! Çok şükür Allah'ıma, yaşıyorsun!" diye bağırıp ona koşuyordum. Ama ona yaklaşırken birden uyanıyor ve onu yine kaybediyordum.
Korkunç İvan (1546-1584)
Moskova'nın asıl saltanatı Korkunç İvan'la başlar (1546-1584). Bir Moğol prensesinden doğan Korkunç İvan, yaşını doldurup da anasını bir kenara itince, birden tahta oturmadı. Kendi yerine evvelå Kırım Tatarları'ndan olan Bek Polat'ı oturttu. Ona biat etti ve kendisi bir manastıra çekildi. Orada asıl saltanat devrinin usul ve kuvvetlerini garip bir şuurla hazırladı. …
Sayfa 270 - Remzi KitabeviKitabı okuyor
Reklam
Şu yaşlı kadın içime sıkıntı veriyor. Yitik gözlerle, inatla, ısrarla yürüyüp duruyor. Görülmez bir tehlikeyle karşılaşacakmış gibi birden duruyor bazan. İşte penceremin altına geldi şimdi, rüzgâr eteklerini dizlerine yapıştırmış. Duruyor, atkısını düzeltiyor. Elleri titriyor. Yeniden yürümeye başlıyor: şimdi sırtı bana dönük. Zavallı ihtiyar teşbih böceği! Sanırım şimdi sağa, Noir yoluna sapacak. Yüz metre kadar yürümek zorunda. Bu yürüyüşle yüz metreyi ancak on dakikada alır. Demek böyle on dakika daha, alnımı cama yapıştırıp, ona bakıp duracağım. Belki yirmi kez duracak, yeniden yürüyecek, yeniden duracak...
Ben en yakın yüzüm yüzüne Birden bulup birden yitirdiğin bir şey olur ya, ona
Çocukluğundan beri ölme iste­ği duymuş, hani denir ya, kendini öldürme isteği, ama hiçbir zaman bu konuda en yüksek yoğunluğu gösterememiş. Daha başlangıçtan beri, aslında her şeyiyle ona iğrenç gelen bir dün­yanın içine doğmuş olmakla başa çıkamamış. Büyümüş ve bu ölme isteğinin birden yok olacağına inanmış, ama en yüksek yo­ğunluğa gene de ulaşamamış, dedi. Sürekli merakım intiharımı engelliyordu, dedi, diye düşündüm. Babamızı bizi döllediği için, anamızı bizi doğurduğu için, kız kardeşimizi de sürekli olarak mutsuzluğumuzun tanığı olduğu için affetmeyiz. Var olmak umutsuzluğa düşmekten başka bir şey değildir ki, dedi. Uyandı­ğımda iğrenerek düşünüyorum kendimi ve başıma geleceklerin hepsi tüylerimi diken diken ediyor. Yattığımda ölmekten, bir daha uyanmamaktan başka bir isteğim olmuyor, ama sonra gene uyanıyorum ve bu korkunç süreç yineleniyor, yineleniyor sonuçta elli yıl boyunca, dedi. Elli yıl boyunca ölmekten başka bir şey düşünmediğimizi düşünerek gene de yaşıyor olmamız ve bunu tamamen tutarsız olduğumuz için değiştiremememiz, dedi. Çünkü biz kendimiziz acınacak olan, alçağın ta kendisi­yiz.
Bir süre altın bir çağ yaşandı. Sonrasında, martılardan oluşan kalabalıklar, Martı Jonathan'a dokunan kişiye dokunabilmek için Fletcher'a yaklaşmaya başladılar, çünkü Jonathan artık kutsal kabul ettikleri bir kuştu. Fletcher, Jonathan'ın da onlar gibi bir martı olduğu, sadece hepsinin yapabileceği gibi öğrendiği konusunda ısrar
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.