Onu kırmaktan kaçınmaya çalışıyordum, o da bunu anlıyor ve kaygımı giderecek şekilde davranıyordu. O kadar sevecendi ki, sonunda ona içimi kemiren o her yerden siktir olup gitme takıntımı açtım. Beni günlerce dinledi, uzun uzadıya dökülmemi ve kendimi tiksindirici şekilde anlatmamı, düşlemler ve kibirler arasında debelenmemi, üstelik bundan dolayı hiç de sabrı tükenmedi, tam aksine. Yalnızca bu gereksiz ve ebleh endişenin üstesinden gelmeme yardımcı olmaya çalışıyordu. Tüm bu saçmalıklarımla lafı nereye getirmek istediğimi pek anlayamıyordu, ama bana hak veriyordu, hayaletlere karşı ya da hayaletlerle birlikte, nasıl istersem. Öyle bir ikna edici yumuşaklık sergiliyordu ki, sonunda iyiliğine iyice aşina olmuştum ve neredeyse üstüme almaya başlamıştım. Ancak öyle olunca da o meşhur kaderime karşı, varoluş nedenim olarak adlandırdığım şeye karşı, mızıkçılık yapmaya başladığım izlenimine kapıldım ve birden artık ona tüm düşündüklerimi anlatmaktan vazgeçtim. Kendi içime döndüm, yapayalnız, eskisinden bile daha mutsuz olduğuma da sevinerek çünkü yalnızlığıma yeni bir tür sıkıntı katmıştım hem de gerçek bir duyguya benzer bir şeyler.
«Yürümeye başladık, sağımda gidiyordu. Güzel ve bambaşka bir duyguyla sarılmıştım. Bir genç kızın yanında olmak bilinci. Yanı sıra yürüyor, yol boyunca hep ona bakıyordum. Saçlarındaki parfüm, vücudundan yayılan sıcaklık, yüzünü bana çevirdikçe duyduğum o kadın kokusu, o tatlı soluk, hep birden üzerime boşalıyor; bağsız, başıboş, bütün duyularıma işliyordu.»
Sayfa 96
Reklam
Küçük bir özet :) +3
..Yalnız içimde müthiş bir boşluk hissi vardı. Hayatımın en dolu, en manalı zannettiğim bir devresi birden bire boşalmış, bütün manasını kaybetmişti. ..Ona hakikaten dargın değildim asla kızmıyordum Sadece müteessirdim. "Bunun böyle olmaması lazımdı" diyordum. ..Sırf bana acıdığı için bu kadar üzülmesine imkân yoktu. O da aradığı ve bulamadığı bir şeye yanıyordu. Fakat bu neydi? Bende, daha doğrusu aramızdaki münasebette eksik olan neydi? ..Bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden bütün mesafelerinin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey. ..O beni birdenbire sessiz ve karanlık dünyamdan ayırmış, ışığa ve sahiden yaşamaya götürmüştü. Bir ruhum bulunduğunu ancak o zaman fark etmiştim. Şimdi, geldiği kadar sebepsiz ve ani, çekilip gidiyordu. ..Beni bütün ömrümce bir meçhulü, ve mevcut olmayan bir şeyi aramaya mahkûm ediyordu.
Sayfa 118 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Fakir Baykurt’un Annesiyle Yaşadığı İlginç Anısı Kahveden gelen güzel kokulara dayanamayan Fakir Baykurt annesine “Çay isterim, ille de çay!” diye tutturmuş. Annesi ise bu isteği geri çeviremez. Fakir Baykurt’un elinden tutup kahveye götüren annesi kahveci Topal Hüseyin’i yanına çağırıp “Hüseyin bir bardak çay getir benim oğlana” der. Çay
Kahveden gelen güzel kokulara dayanamayan Fakir Baykurt annesine “Çay isterim, ille de çay!” diye tutturur. Annesi evladının bu isteğini geri çeviremez. Oğlunun elinden tutup kahvehanenin yolunu tutar… Kahveci Topal Hüseyin’i yanına çağırıp “Bir bardak çay getir benim oğlana” der. Çay geldikten sonra o anki heyecan ile çayın nasıl içileceğini
304 syf.
4/10 puan verdi
·
30 saatte okudu
Konusu aslında ilgi çekici; karakterimiz, "İki kenarda uyuklayayım, sonra kaldığım yerden devam ederim." derken bir bakıyor, pis kokan iğrenç bir yerde. İlk tabi error veriyor, sonra çevresindeki kızların yardımıyla olayı ayıkıyor. Güzel bir konusu vardı aslında, ama malum sahneler o kadar fazla olduğu için artık konunun güzelliği ve
Buz Gezegeni Barbarları
Buz Gezegeni BarbarlarıRuby Dixon · Dex Plus Yayınları · 2024165 okunma
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.