Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Omzumdaki yük:
Günlük stres, iş ortamı, yoğun beklentiler, anlatmaya çalışmak, anlaşılmamak, hayal kırıklığı, hayal kurmanın verdiği yorgunluk, uykusuz geçen kabus dolu geceler, bitmeyen raporlar, tezler, sınav kağıtları, günlük rutin işler milim milim yüklendi omzuma ve şuan kilitlenmiş vaziyetteyim... Ne için, kim için, değer mi?.. Değmez iki günlük dünya; doğduk, büyüdük, öleceğiz... Hiçbir şey için, hiç kimse için değmez... Yük etmemek lazım hayatı omuzlarımıza, yoksa aniden çöküveriyor...
Öğrenme Kuramları, Hak, Değer yargıları, Ontoloji, Makamlar
_Eğitim – Öğretim_ _Eğitim, bilgilenme ve gelişme sürecidir ve yaşam boyu devam eder. Süreklidir. Plansız ve programsız da olabilir. _Öğretim, eğitimin okullarda planlı yapılan kısmıdır. Eğitimin bir parçasıdır. Öğretim, planlı programlıdır. Süresi vardır. _Her eğitim, öğretim değildir. Fakat her öğretim, eğitimdir. _Öğrenme
Reklam
158 syf.
·
Puan vermedi
Cumhuriyet döneminin en başarılı şairlerinden biri olan Cahit Sıtkı Tarancı, hayatını edebiyata ve yazmaya adamış bir sanatçıdır. Herkesin bildiği, meşhur Otuz Beş Yaş şiirinin yazarı olan Cahit Sıtkı Tarancı, Fransız şairlerin etkisinde kalmış ve birçok edebi tarzı denemiştir. “sanat sanat içindir” fikrini benimseyen şairin en önemli eseri Otuz
Otuzbeş Yaş
Otuzbeş YaşCahit Sıtkı Tarancı · Varlık Yayınları · 198211,5bin okunma
Baskıcı ortamlar, bireylerde kronik ve bitmeyen stres tepkilerini tetikleyerek sürekli bir travma durumu yaratır.
3 kitabın özeti
1. Harekete geçmek (İFA-1): Tüm inançlar, insanları "bir şeyler yapmaya" teşvik eder; bunu emreder. Hemen her di­ nin fiziksel ritüelleri mevcuttur. Bu ritüeller, muhtelifbeden hareketleri üzerinden insanlara "boş boş oturmanın" zarar­ larını hatırlatır gibidirler. 2. Az yemek (İFA-2): Yeryüzünde "oruç" ibadetinin
TOPLU ALINTI “ İnsanlar hayatlarında daha önce deneyimledikleri örüntüleri tekrar yaratmaya eğilimlidir.“ “Uslu ve iyi bir çocuk olmak, yüzünde gülümseme ile etrafta dolaşıp, gerçekte olmadığı gibi görünen küçük bir “robot” olmak anlamına gelir.” “Kurban üçgeni; eşbağımlı, işlevsel olmayan ailelerin ve bağımlılıkların temelidir. Bu üçgenin en
Reklam
Hayırlı Sabahlar ~yeni hediyenizin kıymetini bilin♡
Sâdi Şirâzi Hazretlerine sormuşlar; “Her zaman mutlu olabilmenizdeki hikmet nedir?” Buyurmuş ki; “Kalıcı olmayan şeye, gönül bağlamam. Yarın bir sırdır, onun için endişelenmem. Dün bir hatıradır, hasretini çekmem. Bugün ise bir hediyedir, kıymetini bilirim…” Son final sınavı haftama girmiş bulunmaktayım. -Çalıştım mı? -Belki biraz. Biraz burukluk, biraz stres, biraz yorgunluk ve bitmeyen tezimle beraber son finallerimi de atlatıp ortalamamın 3'e çıkmasını umuyorum. Sonrası sonrasına kalmış, onu da gelecekteki Yasemin düşünsün.
Mutluluğun, pratikte dopamin olduğunu öğrendik. O zaman bir düşünün bakalım sizde en çok dopamin salgılatan şey nedir? Eminim bu soruya yönelik, oldukça alternatif cevapları olan okuyucularımız olacaktır. Ama şüphe yok ki herkesin nükleus akkumbensine hitap eden ödüllerden biri de güzel bir yemektir. Hatırlayın, stres dolu ve oldukça yoğun çalıştığınız o dönemleri. Geçmeniz gereken o gıcık sınavı, bitirmeniz gerektiği halde bir türlü bitmeyen o projeyi, yetiştirmeniz gereken her türlü işi... Ne zaman yoğun geçen bir aktivasyon sonrası kendinizi basit bir ödülle şımartmak isteseniz, yapacağınız şey kendinize şöyle güzel bir ziyafet çekmek olacaktır. Zira şüphe yok ki her bir molekülüne kadar o yemeği hak etmişsinizdir.
İçgüdüsel olarak sahip olduğumuzdan daha fazlasına ihtiyaç duyma dürtüsü, bizi hiç bitmeyen bir memnuniyetsizliğe sürükler. Bu içgüdüsel ihtiyaç olmadan, atalarımızın avlanma içgüdüsü de olmazdı. İşte, hayatta kalma içgüdüsünün temelinde bu basit kural yatar. Amacını yerine getiren bu kural bizi hayatta tutarken aynı zamanda hiç bitmeyen bir memnuniyetsizlik ve stres yaratır. Mutsuzluk, insanları hayatta kalmak için tetikte tutan şeydir. Bu sistem acımasız da olsa yüzyıllar boyunca işle meye devam etmiştir.
Sayfa 18 - Neil Pasricha | YakamozKitabı okudu
Birşeyleri eleştirerek yada sürekli bir şeylerin yokluğunu birilerine bağlayarak içinizdeki boşlukları dolduramazsınız, içinizdeki öfkenizin sebebi başkaları ve onların yaptıkları değildir günün sonunda, bunun tek sebebi sizsinizdir. Bir çoğumuz kendimize o kadar düşman ve yabancıyız ki kendimizden korkuyoruz yada kendimize sevgi ve saygımız yok birey olamamışız o yüzden kırılgan bir egomuz, bitmeyen migren ağrılarımız stres ve kaygı bozukluğumuz var çoğumuzda çünkü daha kendimizle yüzleşmekten korkuyoruz. Yüzleşip değişmekten bence korkunun en yorucu halide bu
44 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.