Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın! İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik.
Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın! İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik!
"Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın! İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik!" diyor...
"Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakatinden kurtulamazsın! İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik!"
Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın! İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik.
"Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın! İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik!"
“Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın!
İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz.
Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik!” diyor… İyice anlıyorum ki materyalist, pozitivist, determinist çizgiden oldukça uzaklaşmış… Ve yıllarca sonra, Cemal Kutay, Kemal Tahir’in Mevlevî dervişleriyle görüştüğünü bana nakletmişti. Yine Muzaffer Ozak Efendi ile de görüşmüş olduğunu öğreniyorum. Herhâlde “Devlet Ana”yı yazarken tasavvuf erbabıyla yakın bir ilgisi olmuştur.
“Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik!”
Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın! İstersen dünyanın en zengin adamının kızı ol, servet insanı çileden korumaz. Biz bu dünyaya çile çekmeye ve pişmeye geldik! (Kemal Tahir)