"Bundan Üç dört yıl önce USA'da dünya spastikler olimpiyatı düzenleniyor.
Yüz metre yarışı; Down Sendromlu koşucular... Yarış başladığında
koşuculardan birinin ayağı takılıyor, düşüyor ve acıyla bağırmaya başlıyor.
Çok ilginç bir şey oluyor, diğer zihinsel engelli koşucular geriye
dönüyorlar ve düşen atleti kaldırıyorlar. Down Sendromlu bir kız, oğlanı
öpüyor: 'Bu onu iyileştirir' diyor. Kollarına girip teselli ediyorlar ve hep
beraber yürüyerek yarış çizgisini geçiyorlar.
Bize, 'başarı başarı' diye öğrettikleri şey belki de başarı değildir. Hani
şu eğitimler var ya, Amerikalılar'ın tüm üçüncü dünya ülkelerine
sattıkları... 'Birilerini modelle, onun yaptıklarını yap, sen de
başarırsın'... Acaba birbirini hırsla geçmeye çalışan bizler mi daha
insanız, yoksa düşen arkadaşlarını kaldırmaya çalışan engelliler mi? Belki
de o engelliler bizden daha gerçek bir hayatı yaşıyorlar. Biz, çok sahte,
tüketime ve birbirini ezmeye dayalı bir hayatı yaşıyoruz. Bize öğrettikleri
hayat, baştan sona sahtedir."
"Hayatı size Amerikan filmlerinin öğrettiği gibi yaşarsanız bittiniz. Çünkü
tüketmezseniz varolamazsınız ve o kültürde fiziksel özellikler her şeyin
önündedir."
Ahmet Şerif Izgören