"Ben vedaları sevmem albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üzülürüm albayım, dayanamam. Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bir de bir hikâye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse, öldü dersin, ama ölmez onlar. Ölmesinler de. Ölürlerse bir kere daha üzülürüm. Çünkü koklayamazlar
147 syf.
10/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Uçmaktan önce uçmayı anlayan bir martının öyküsü. Bu tabirle Lafontaine masallarındaki konuşan hayvanlardan bahsetmiyorum sanırım yazarın da anlatmak istediği bu değil. Martı olan aslında bizleriz. Yapmamız gereken şeylere, kurallara uymaya, asla sınırların dışına çıkmamaya o kadar alışmışız ki hayat elimizden kayıp gitmiş ve biz o ipi ne zaman yakalarız bilmem. Belki de ip çoktan uçup gitmiştir. Aslında ipin ucunun çoktan kaçtığını söylemek bile martı Jonathan'ın bize söylemek istediği şeylere inanmadığımı, çoktan bazı şeyleri kabullendiğimi gösterir ki bunu şu anda fark etmek bile ziyadesiyle üzücü. Bir şeyleri başarmaya olan inancımız neden bu kadar zayıf? Neden içimizdeki o bambaşka kişinin yaşamasına fırsat vermiyoruz da hep aynı fabrikanın ürünüymüşüz gibi davranıyoruz? Baktığımız zaman neden göremiyoruz? Diğer insanlarla aslında cesedimiz benziyor. Hepimiz insanız sonuçta denir ya evet insanız ancak içimizdeki, kafamızda uçan martılar çok farklı. Bunu fark etmekten bile aciziz. Kurallarla, yasaklarla ve elalemin ne dediğiyle ilgilenmekle heba edilen birebir aynı olan hayatlar yaşıyoruz hep. Sonra bir gün Martı Jonathan çıkıyor ve kendimizi keşfetmeye başlıyoruz ama o eski dar kalıptan çıkmadan kendi harikalığımızı yaşayacak yerde Martı Jonathan'ı kutsallaştırıp, onun yaptıklarını yapmaktansa (ki kolaya kaçmaktır bu) söylediklerine tapınmaya başlıyoruz. Zaten hep bu yüzden kaybediyoruz.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201967,6bin okunma
Reklam
Resûlullah'tan gelen baş göz üstüne; sahâbeden gelen hakkinda serbestiz (uygun bulduğumuzu tercih edebiliriz); tâbiûndan nakledilene gelince onlar da insan biz de insaniz. Ebu Hanife
Bir çiçeği, onu koparmayacağına inandırmak marifetli iştir. Biz de insanız sonuçta; çiçeklerin güvenini kazanmak mecburiyetindeyiz. Biz de insanız ama onlara çiçek gibi arkadaşlar olabiliriz.
Bazen insan miyiz diye düşünüyor değilim ಠ⁠_⁠ʖ⁠ಠ
kim olduğum nereden geldiğim hiç o kadar mühim değil. Aynı şekilde senin kim olduğun da, nereden geldiğin de hiç mühim değil... İnsanız, anlıyor musun, insanız biz
İnsanız biz; ölüme rağmen o hiç yokmuş gibi yaşar, her şeyin üstesinden gelir, ve şanslıysak ve aşıksak, ölümden önce de ölürüz. @emrahergnn ( R . A . Y )
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.