Doğuştan genital bir bozukluğu olan Jane Chisolm zor bir dünyanın ona dayattığı her şeyle bir yolla başa çıkıp, kendini kendince var etmeyi başaran bir kadın. Başka bir dünyaya ait adeta ama bu dünyadaki yerini talep etmekten, bunun için savaşmaktan bir an bile vazgeçmiyor. Kıran kırana, kanlı bir savaş değil onun yürüttüğü. Kabullenişle, sükûnetle, iyi niyet ve azimle yürütülen bir savaş. Öldürmeden ama hayatta kalmayı hep başararak.
"Bazen başka insanlardan tamamen yoksun görünen böyle bir dünyada yapayalnız olmaktan kaynaklanan derin bir hüzün hissi duyuyordu. Arada sırada, bir şey olacağına ve kendisinin bu şeyi bilmesine ya da anlamasına izin verilmeyeceğine dair anlık bir korkuya kapılıyordu. Belki de ölümdü bu, ölüm korkusuydu. Beklentisiydi. Neredeyse insana musallat olan bir ürpertiydi. Jane böyle durumlarda ağlamasına aglardi ama her nedense gözyaşları bir türlü gelmiyordu, sanki keder duygusunun ifadesi onu terk etmiş, bunu ifade etme becerisi zihninin ve yüreğinin çok derin yerlerine gömülmüştü. Jane bunun iyice yerleşmesine izin vermişti çünkü belki böylece mucizevi bir şekilde iyi huylu huylu sakin bir ur gibi küçülüp
büzülüp yok olurdu. Ama olmamıştı. "
Kişilerin iç dünyaları o kadar güzel betimlenmiş ki 'onun yerinde olsaydım bende bunları hissederdim' demekten alıkoyamadım kendimi. Çok akıcı bir dille yazılmış ve olaylar güzel bir biçimde bağlanmış birbirine. Biyografi ya da 'normal' insanların anlatıldığı kitapları severim, gereksiz trajediler veya abartılı sevinçlerin olmadığı, herkesin başına gelebilecek olayların yaşandığı kitapları. Belki de kahramanın yerine kendimi daha rahat koyup 'ben olsam ne yapardım' diye düşünmeyi sevdiğimden. İşte bana bu duyguları fazlaca yaşatan bu kitapta fazla ya da eksik kalan tek bir cümle bile yok. Okumanızı tavsiye ederim.
Romantik sevginin (ister vuslata erilmiş olsun ister bakir bir hayat sürülsün ) yer aldığı bir yaşamın herkesin peşinde koşması gereken bir şey olduğuna inanıyor değilim. Hatta görüşümü sorarsan tanıdığım pek çok kişi doğalarındaki yalnızlığa uygun davransalar daha mutlu olurlardı.
Jane haşin ve karanlık sözleri savuşturmayı öğrenmişti; sözler , değişken yoğunluktaki değişken rüzgarlarla dolu bir dünyada karşılaşılan nahoş, geçici bir esintiydi ama kısa ömürlüydüler ve yaşamda herhangi bir gerçek sonuç yaratmıyorlardı.
Kendi yolunu çizmek için dürüstçe ter dökmezsen, senden fazla şeye sahip olanlara içerlemeye hakkın yok. Ayrıca senden daha fazla çaba harcamayanların işleri yolunda giderken sen sırf talihsizlik yüzünden başarısızlığa uğrayabilirsin ama o zaman da yeniden deneyeceksin işte.
"İşlere biraz ara verdiğinde ön verandaya oturup azıcık enfiye çekiyordu. Bunun hafifinden de olsa günah olduğunu biliyor ama yine de yapıyordu; ruh dünyaya zaten yozlaşmış olarak gelirdi, buna biraz daha ahlaksızlık eklemek de denklemi pek o kadar değiştermezdi nasılsa."