Bu âlem, -aynen çok sesli bir mûsiki korosu gibi- sayısız senaryonun cereyan ettiği bir tiyatro sahnesi gibidir. Sizinle birlikte bütün varlıklar, kaderin hem memuru ve hem de mağlûbudurlar. Nasıl, bir senaryoda onu, tasavvur ve tahayyül eden kimse tarafından tespit edilmiş bir ana fikir ve esas gâye mevcud olursa, bu Alem'de de böylece bir
Notlar:
İki yüz ulus-devlete karşılık, beş bin civarında etnik grup var demiştim...Etnik grupların yüzde 96'sının ise kendine özgü bir devleti yok. ...Homojen yapılı ulus-devlet sayısının dördü ya da beşi aşmadığı belirtiliyor. Bu devletlere örnek olarak İzlanda, Norveç, Koreler ve Japonya gösterilebilir.... İran İslam Cumhuriyeti: İranlılar
Reklam
ÜNİVERSİTE senelerden üniversitenin ilk yılları.okula ilk adım atışımda ""ben de sonunda üniversiteli oldum,değişecek miyim,buraya alışacak mıyım,hayatımda ilk defa ailemden ayrı bir dam altında uyuyacağım ve de bütün bir sene boyunca ve de tek başıma..off mu desem oh mu desem.konuşsam ağzım büyür mü,korkunç mu ,daha mı mutlu" gibi
AYNA NÖRONLAR? NİSA 140; " Size inzal olan bilgide şu vardır: Allâh işaretlerinin inkâr edildiği ve onlar hakkında uygunsuz konuşulduğu ortamda oturmayın; başka bir konuya dönülmedikçe! Aksi hâlde kesinlikle siz onların misli (benzeri) olursunuz. Bu uyarıyı “ayna nöronlar” bilimsel bulgusuyla bütünleştirelim. Bu ayet aslında bir MUCİZE’dir. Sistem 1400 yıl öncesinden insanların insanları, ortamların ortamları programladığına işaret ediyor. Uygunsuz bir ortamda oturduğunda oradakilerin bir benzeri olarak düşüncen, duygun, bilgin, hatta halin şekil alıyor. Konuşursan, katkı sunarsan, susarsan diye ayırmıyor ayet; onlarla beraber bulunmak yetiyor, negatif- olumsuz- şer yayınının kişiye akması için! Yani dedikodu meclisinde gıybetin, yalan konuşulduğunda sahteliğin negatif enerjisi akıyor beyinlerden beyinlere… Duygusallığa yer yok sistem değerlendirmelerinde. “Ben otursam da konuşulanı onaylamıyorum canım, içimden reddediyorum” gibi bir istisna da kişiyi kurtarmıyor. Kur’an-ı Kerim’den sonra, atasözleri ve halk deyişleri de bu mekanizmaya işaret ediyor olabilir mi? -Üzüm üzüme baka baka kararıyor!.. - Körle yatan şaşı kalkar. - Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan. - Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz. Mehmet DOĞRAMACI
Network 1976: Televizyon lanet olası bir eğlence parkıdır.
Ayıklama ilkesi, sansasyonelin, gösteri niteliği taşıyanın atanmasıdır. Televizyon, iki anlamıyla da dramatikleştirmeye [canlandırma) başvurur: bir olayı sahneye koyar, görüntülendirir ve bu olayın önemini, vahametini, dramatik ve trajik niteliğini abartır. Varoşlar söz konusu oldukta, ilgi çekecek olan şey buralardaki ayaklanmalardır. Ayaklanma
Sayfa 24 - GÖSTEREREK GİZLEMEK
DARÜLFÜNUNUN KARA, DAHA DOĞRU BİR TABİRLE, YÜZ KIZARTACAK LİSTESİ
Darülfünunun ıslahatının zamanı yaklaştıkça darülfünunun müderrisleri ve muallimleri arasında gittikçe artan telaş ve dedikoduları yakından seyretmek, ibretle bakılacak bir levhadır. Memleketin ilim ve irfan ordusunun bu başı bozuk erkânı harpleri yeni yapılacak darülfünunun kadrosunda bir yer alabilmek, yahut da arkadaşının ayağını kaydırarak
Reklam
140 öğeden 221 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.