Ölüme, yaşlanmaya çare bulmak pek çok bilim insanının hayali. Çok uzun bir hayat yaşamak, yaşlanmamak, ölmemek mümkün mü? Neden varız? Niçin ölüyoruz? İnsanlar ölmezse dünya nasıl bir yer olur?
Pek çok insanın, araştırmacının, felsefecinin, yazarın zihnini meşgul eden bir konu. Güzide Behram da son kitabında bu konuya değinmiş.
Yazardan okuduğum 3.kitaptı. Bu kitapla beraber yazarın tarzının mistik olaylar, gerçek ve gerçeküstünün karıştığı, hayalgücünün devreye girdiği ve insanı düşünmeye zorlayan konular olduğu anlaşılıyor. İnsanın maddi alemi dışında manevi bir alemi bulunduğu da bir vakıa olduğundan yazarın bu tarzı, kitaplarını daha çekici hâle getiriyor.
Hikayede, asırlarca yaşayan adam ve Duha adlı bir kedi var.Hikaye, her ikisinin ağzından da eşzamanlı ve dönüşümlü olarak anlatılıyor.
Bitkilerle tedavi için çalışan ve bir tür otacı olan bu adam, çok sevdiği eşinin ölmesi üzerine, ölüme çare bulmak istiyor.Bir gün amacına ulaşıyor ve çorba haline getirdiği bir iksiri,kedisi Duha ile birlikte içiyor. Onyıllar yüzyıllar boyunca yaşayan bu ikili, insanların çevrenin medeniyetin ve her şeyin değişimine şahit oluyorlar. Ölümsüzlüğün acı yönlerinin de olabileceğini anlamaya başlıyorlar.
Kısa sayılabilecek bir kitap ama oldukça güzel bir çalışma olmuş. Yeni kitaplarını merakla beklediğim yazarın bu kitabını da okumanızı tavsiye ediyorum.