KENDİNE İYİ DAVRAN
Senden sana bir yolculuk yap bu gün. Cesur yüreğinin makasını eline al Ne kadar hüzünlü fotoğrafın varsa hayatından çıkar. İnandığından daha cesursun, Göründüğünden daha güçlüsün, Düşündüğünden daha zekisin,
Biliyorum ki, Efendimize aziz bir komşu olan Mustafama layık olmanın yolu budur. Bu nedenle de ömrümü bu şekilde tamamlamak için seccademi gözyaşlarımla sulayarak, Rabbime yalvarıyorum. Ve her an kapımı açacak o esrarengiz misafirimi bekliyorum. Gel artık Azrail meleği... Ne olursun gel... Çok bekletme, götür beni hasretlime... Dinsin şu içimin yangını... Çok özledim... Ölürcesine...
Reklam
NET.
Sana sitem etmiyeceğim artık. Bütün suç benim. Seni bu kadar sevmemeliydim. Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer, ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su.
Fuzuli
Fuzuli
Ey göz! Gönlümdeki ateşlere su saçma. Çünkü bu kadar tutuşan ateşe su çare olmaz.
Mustafa’nın bir anda gözleri doldu, dudakları titremeye başlamıştı. - Ya Hifa, demişti Süheyb. Biliyor musun, bu nimetlere karşı benim şükretmem, senin de sabretmen lazım. İster misin şu geceyi ibadetle geçirelim. Zira Efendimiz (a.s.m.) “Cennette yüksek bir çardak vardır. Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar” buyurmuşlardır. Mustafa’nın hıçkırıkları gittikçe artarak, kendisini kaybedercesine sarsılmaya başlamıştı. Bu hazin öyküyü hem anlatıyor, hem de ağılıyordu: – Ve öyle de yapmışlardı. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatarak, kalplerini zikir ile aydınlatmışlardı. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah Efendimize (a.s.m.) anlatmış, onları Yüce Allah’ın cennetle müjdelediğini söylemişti. Bunu duyan Süheyb derhal secdeye kapanarak: – Ya Rabbi, diye yalvarmıştı... Sen ki beni affettin, o zaman günahlara bulaşmadan canımı al, diye secdeye kapanmıştı. Ruhundaki iman öylesine coşmuştu ki, Yüce Mevla bu dileğini kabul ederek, daha secdedeyken ruhunu teslim almıştı. Efendimiz (a.s.m.) tarihlere geçen asıl ibretli haberi bunun ardından vermişti;Şu anda Hifa Hatun da ruhunu Hakk’a teslim etti. Gözlerinden yağmur gibi yaşlar inen Mustafa daha fazla dayanamayarak kendisini secdeye atmıştı. Sesinin çıktığı kadar: – Ya Rabbim! Beni de Süheyb kıl, diye kendini yırtarcasına alnını secdeye sürüyordu. Ağlamaktan kızarmış gözlerini bana çevirerek: – Elbette ki sen Hifa, ben de Süheyb olamam. Ama hiç değilse onların yolundan gitme şerefine nail olmalıyız.
İnanç, insan ruhunda bir fıtrattır. Bu manada bir batı bilgini şöyle diyor : «Niçin Allah'a iman ettiğim sorulsa vereceğim cevap, niçin yemek yiyor, su içiyor ve uyuyorsun? sorusuna verdiğim ce­vabın aynı olacaktır. Çünkü yemek, içmek ve uyumak maddi varlığım için bir zarurettir, iman da ruh varlığım İçin bir zarurettir.»
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.