Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne güzel bir nefis terbiyesi
bu nefis kendine ve cismine malik olmadığı gibi; bunlar yerde bulunmuş da eline geçmiş bir şeyler de değildir. Hem rastgele bir tesadüfün neticesi olmadığı gibi, boş ve kıymetsiz bir şey de değildir. Ve hem kendi kendine teşekkül edip bu sureti almış da değildir. Belki ancak onlar, dakik ve acib İlâhî bir makinadır ki, her vakit kaza ve kaderin eliyle kudret kalemi onun içinde çalışıp işlemektedir. Öyle ise ey nefis! Bu bâtıl temellük davasından vazgeç. Ve mülkü malikine teslim et! Sana emanet bırakılan şu emanette hain olma, emin ol. Yoksa eğer bu vücudun bir dirheminde dahi hainlik etsen veya kendi nefsine isnad etsen, kıyas-ı nefis sırrıyla (yani herkesi kendine kıyas ederek) Allah'ın malını ebna-yı cinsine dağıtmaya başlıyacaksın ve sonra felsefecilerin yaptığı gibi, her bir sebebe de bir kanatir-i mukantara (yani birer pay yığını) vereceksin. Mesnevî-i Nurîye(Bd.)
Ey bu kitaba nazar eden zat! Bil ki; şu ince, nâzik hakikat, bütün çıplaklığıyla benim meşhudum oldu. Evet, gördüm ki, gaflet suyu ile yeşeren nefisdeki ‘Ene' siyah bir noktadır. Fakat o ene; mülkünde, uluhiyetinde, rububiyetinde şeriki olmayan kendi Hâlıkının muhit sıfâtını fehmetmek için bir vâhid-i kıyasî vazifesini görür. Mesnevî-i Nurîye(Bd.)
Reklam
"Okur bana değil,anlattığım hikayenin şiddetine,benim acılarıma değil de. dünyanın acımazlığına inan! Hem zaten, roman denen modern oyuncak Batı medeniyetinin bu en büyük bulu- şu, bizim işimiz değil."
Sayfa 153 - YKY yayınları 2018Kitabı okuyor
“Sana bir öğüdüm olsun ki, kulağına küpe yap da bu öğüdümü ölünceye kadar taşı kulağında. Ömrün oldukça hiçbir adama böyle tepeden, böyle karıncaya bağırır gibi bağırmayacaksın. Bilmediğin insanlara böyle davranman senin çiğliğini gösterir. İnsanlara böcek gibi, karınca gibi bakamazsın. Şu evren içinde ne kadar yaratık varsa en kutsalı insandır. Hiçbir insanı küçük göremezsin, aşağılatamazsın. İnsanı aşağılatan önce kendisini aşağılatmış demektir. Kendisine saygısı olan, olumlu, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar.”
'Ayı'n mutlak halini Yaratıcı bilir. Ben ise şu tarihte, şu zamanda gökyüzüne baktığımda ayın hilal ya da ilk dördün biçiminde olduğunu gözlemledim. Bu tarif benim bakışımla sınırlıdır ve zamana bağlıdır.'
Sayfa 101Kitabı okudu
❝ Bir Kalbiniz Vardır, Onu Hatırlayınız..
İsmet Özel’in çok sevdiğim bir şiiri şu dizelerle bitiyor: “Herkesin bir bahanesi var, senin yok / biraz bekleyebilirsin, daha sonra / burada kalamazsın, başa dönemezsin / ama dön / eve dön! şarkıya dön! kalbine dön! ... Ev deyince hepimiz yanından dere akan, yaz kış bacası tüten o tek katlı yapıyı resmediyoruz hâlâ. Eski şarkılarımız yenileri
Sayfa 18 - E-KitapKitabı okuyor
Reklam
"Hayır, özgür değilsin," dedi. "Senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden biraz daha uzun; hepsi bu kadar! Senin patron, uzun ipin var, gidip geliyor, kendini özgür sanıyorsun. İpi koparmadın mıydı da..." Zorba'nın sözleri, içimdeki açık bir yaraya dokunup acıttıkları için inatla, "Bir gün koparacağım!" dedim. "Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama sende beyin var ve seni bu yiyecek. Aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım; kâr şu kadar, zarara bu kadar diye yazıyor. Yani, iyi bir sahip, her işi sermiyor, her zaman arkayı kolluyor. Hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı elinde tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir zavallı, mahvoldu demektir! Ama, ipi koparmadıkça, hayatın ne tadı vardır, söyler misin bana? Papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!"
Sayfa 336 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Çılgınlık: "Bu korkunç hastalık, beyin rahatsızlık­ ları içinde iyileştirilmesi en zor olanıdır. . . "Önce büyük hacamatlarla başlamak ve bu işi de, iki üç kere tekrarlamak üzere, ayaktan başlatmak gerekir; sonra diğer damarlara geçilecek ve her seferinde daha fazla kan alınacaktır" "Bol soğuk içecek verilecektir. Her kan alımı sırasında, eğer mümkünse biri söktürücü, diğeri yumuşatıcı iki lav­ man yapılacaktır. "Hastalık ortaya çıkar çıkmaz baş kazınacak veya saç­ lar kesilecektir; sonra buraya Hippokrates külahı denilen bir bandaj uygulanacak ve buranın soğuk su ve sirke karı­ şımına batırılmış süngerlerle ıslatılarak, hep nemli tutul­ masına dikkat edilecektir"
"Neden mutlu aşk yoktur diye mırıldanıp durdum ki bütün gece, mutlu etmeyecekse aşk neden var? Neden bütün gece onun soluğunun buğusunu izledim, kadehinin çın sesini bekledim, sigaramın dumanı sigarasının dumanına karışsın diye çakmağına uzandığı ânı gözledim? Çok ateşlendim bu gece, nabzım hâlâ yüksek. Şu anda saat sabahın beşi. Yaşadığım bu olağanüstü gecenin her ânını yazarak aklıma kazımak istiyorum ama öyle şarhoşum ki." İki de dize yazmışım, bestelerim diye düşündüm herhalde. "Dünyanın en insansız yerlerine giden bir gemideyiz / Saçların saç denizi / Deniz değil okyanus."
Sayfa 263 - Can YayınlarıKitabı okuyor
“Efsaneler her zaman abartılarla doludur ve daima taraflı olmuştur. Aşk ise bir hikâyeyi akılda kalır kılmanın en dolambaçsız yoludur. Ne duyduysan bilmeni istediklerini duydun.” Daha ciddi bir hâl aldı. “Bu diyar kızım, bir kadının başkaldırısını kaldıramayacak kadar küstahdır. Ve cesareti kırmanın en tabii yolu da o yolda gidenlerin nasıl yolda perişan olduklarını anlatmaktır.” Sözleri kemiklerime kadar işledi ve sadece kelimeleri bile daha önce bu diyarda kimsenin yapmadığı kadar irkilmeme neden oldu. “Doğrusu dört yandan kuşatılmış olduğumdu. Ateş Krallığı’ndan ilk kez benim kadar ileri giden bir önce gördüler. Kendi krallığım bile beni durdurmak istedi. Çünkü bir kez öne geçeni herkes takip eder. Aşk bir masaldır, seçilecek tek şey kiminle işbirliği yapacağın diğer bir deyişle kiminle günah işleyeceğindir.” Bir şeyin altını çizmek isteyen gözleri kısıldı. “İblis tahtını su üzerine kurar.”
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Yüksek sesle şu konuşmayı yaptım: Efendiler dedim, egemenlik ve saltanat, hiç kimse tarafından, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik, saltanat, kuvvetle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı. Bu zorbalıklarını altı yüzyıl sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk ulusu bu saldırganların hadlerini bildirerek, egemenlik ve saltanatını, ayaklanarak, kendi eline gerçekten almış bulunuyor
Kıyı yeşil, ağaçlar yeşil... Doğa sanki Vermek istemiş çevreye tapınmaya değer Bir cennet rengi, Göl, kıyının yansısıyla, cennetin gösteri yeri: Bu yeşil gölgeliğe yayılmış, ürkek Bir cennet ahengi. Bir sevgi tablosu ki üstünde hayalin: Sevilen, o yeni açmış güzel bir gonca, Seven de aynı durumda. Saflığın eğlencesi, dileği kavuşmak sana: Bir kayıkçık, sevinçli bir sevgi beşiği, Gezen bir yuva. Aşk... Bu ne durumdur, Tanrım, bu ne cümbüş! Sessiz bir yüzle hayran bir bakış Karşımda dururken, Desem ne olur: Ağaçlar bile sarhoş havadan; Bir pay çıkarırlar şu iki ince ruhun İstek ve sevgisinden.
“Bir bardak soğuk su olsa…” Ve boğazından bu suyun aydınlık ve serin geçişini, bütün uzviyetine ağır ve mahmul (yüklü) bir yaz öğlesinin sonunda yağmurun boşanması gibi tasavvur ediyordu. Ölmüş, yaşayan bütün bir kainat, gece yarısı büyük su seslerine doğru, bir çölden koşan hayvan sürüleri gibi orada, kurumuş gırtlağına toplanmış, bir damla suyun serin şifasını bekliyorlardı ve Abdullah bu susuzluğun tesiri altında büzülmüş damarlarını bir nevi karışık köklü Tuba ağacı gibi görüyordu. 
Büyük bir hanımefendinin bir keresinde âşığına söylediği şu sözleri bir yerlerde duymuştum: “Sen yanımda olduktan sonra bir çadırla kuru ekmek yeter.” Om Hanım’ın da bana söylediği bir bakıma buydu. Söylemek de ne kelime, çoğu kez kuru ekmeği bile bulamayıp gökyüzü çadırımızken bile, son harfine değin bu cümleye uygun yaşadı.
Günde birkaç kez, sakin, kendimden emin bir tavırla şun­ları söylüyordum: Bu dileğim, kardeşim Catherine için. O şu anda rahat, hu­ zurlu, dengeli ve sakin. Bilinçaltının onun bedenini yaratan iyileştirici zekası şimdi her hücreyi, siniri, dokuyu, kası ve kemiği, bilinçaltındaki bütün organların mükemmel uyu­muna bağlı olarak dönüştürüyor. Bilinçaltındaki bütün bozulmuş düşünce kalıpları sessizce ve sükunetle ortadan kaldırılıyor; hayat prensibinin canlılığı, iyiliği ve güzelliği varlığının her atomunda kendini gösteriyor. Kardeşim artık içinde bir nehir gibi akan, ona mükemmel sağlık, uyum ve huzur veren iyileştirici akımlara açık. Bütün bozukluklar ve çirkin imgeler şimdi onun içinde akan sonsuz sevgi ve huzur deniziyle yıkanıyor. (İki haftanın sonunda kardeşim yeniden muayeneden geçti. Röntgen sonuçları negatif çıktı. )
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.