Ey yurttaşım! Senin boynuna geçirilmek istenen esaret halkası ne bir gem, ne bir tasmadır. Boyunduruk altında olduğun hâlde, sen üşürken düşman ocakları için sana odunlar, sen açken düşman sofraları için sana buğdaylar taşıtacaklar. Gençleri kanda, genç kızları gözyaşında boğmak istiyorlar.
Sayfa 7 - Türk İli Zeybeklerine - Ahmet Hikmet Müftüoğlu Şişli, 20 Mart 1338 (1922)Kitabı okuyor
Korkuya kapıldılar mı ne sözler vermezler size, Ne topraklar, ne buğdaylar, neler! Ne verdiler şimdiye dek? Hiçbir şey.
Reklam
"İnsanlar acele karara varmamalı, buğdaylar daha olgunlaşmadan olgunlaştı sanmamalı; çünkü kış boyunca kupkuru, dikenli sapın, daha sonra tepesinde gül bittiğini gördüm ben: denizde büyük bir hızla, dosdoğru yol alan geminin, limana girince battığını gördüm ben."
Gözleri kararan insan hiç bilmediği bir çukurda, beklemediği bir tuzağa düşebilir.
Sayfa 222Kitabı okudu
Her zaman olduğu gibi, gönüller dara düşünce eller Yaratan’a açılır, diller hep, “Allah Allah,” diye dönerdi.
Sayfa 272Kitabı okudu
Ancak imana dayalı bir akıl zamanın potasında yoğrulmuşsa, kâinatın sahibinin kanuniyetine uyar. Düşünceler sık sık tehlike arzeden sahnelerin vahşet tablosunu dekorize etmekten utanç duyardı.
Sayfa 290Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.