"Bozuldu aga bozuldu, dünya kökünden bozuldu. Üstüne bastığım toprak, ayaklarımın altından kayıyor sanki. Bugün dünü arıyoruz. Yarın da bugünü arayacağız."
Orhan Kemal'den okuduğum ilk kitap oldu Küçücük - Çamaşırcının Kızı. Sanki iki saatlik bir Yeşilçam filmi izlemiş gibi hissiyata kapıldım okurken.
Çamaşırcının kızı Ayten ve fabrika işçisi kadının oğlu Erol. Ayten, her ne kadar köyde yaşamasa da saf, çalışkan; Erol ise onun aksine kurnaz ve tembel. Ayten'in saflığına, aşka olan inancına üzülürken ;Erol'un tembelliğine, aptallığına ve kıymet bilmezliğine sinirleniyorsunuz okurken.
Hayatın zorlukları, mücadele, yoksulluk, çaresizlik... Dönemin sosyal hayatına ışık tutan bir eser. Ayten ve Erol'un aşkı. Ayten'in yanlış yollara düşmesi, Erol'un burnunun dikine gidişi.
Aslında konu bakımından günümüz Türkiyesiyle yakından ilgili bir roman. Geçim sıkıntısı, geçimini cinsellikle sağlayan bir kesim; Altındiş gibi herkesin arkasından iş çeviren, birbirlerine düşüren tipler ; Erol'un annesi gibi canını dişine takan ama değer göremeyen tipler ; Erol gibi bir baltaya sap olamayan, keko tipler...
86 sayfalık, Yeşilçam tadında, toplumcu gerçekçi kısa bir roman. Ne çok beğendim ne beğenmedim diyebilirim. Çerezlik bir öneri.