Benim pek sevgili, çok sevgili, en sevgili yobaz Türkiyem. Adetim olmasa da yazıyorum bu satırları, bil ki, seni sevdiğim, haline üzüldüğümdendir dökülen satırlarım.
Cehaletin şeref nişanesi olan yobazlığı ne zaman silip atacaksın göğsünden? Ne zaman düşünen, sorgulayan, ışık saçan bir cevhere döneceksin? Bugün eleştireceğim seni, bugün kızacağım
"Bu burçlar falan var ya, astroloji yani prensip olarak çok saçma bir defa. İnsanın kişiliğini doğum tarihinden anlayamazsın, hele geleceğini tahmin etmek doğum tarihi ile olacak şey değil. O nasıl olur biliyor musun? Doğum yeriyle. İnsanın geleceğini de kişiliğini de doğum yeri belirler. Esasında bu burçları doğum yerine göre ayarlamaları lazım. Bak insanın doğum yerine göre bir kehanette bulunsalar mesela onu anlarım. Sonuçta Trablusgarp'ta, Paşaver'de ya da Angola'nın herhangi bir köyünde doğmuş bir çocuğun hayatının neye benzeyeceğini tahmin etmek zor değil. Eh Toronto'da, Oslo'da, Tokyo'da doğmuş da az buçuk ne olacağı belli.Bizim Anadolu insanı bunu bilir mesela, onun için yeni tanıştığı bir kişiye burcun ne diye sormaz, memleket nere diye sorar."
Günün birinde beni öldüresiye inciteceğini hep biliyordum ama bunun yerini ve zamanını seçmeyi umuyordum. Farkında olmadan bana hep düşmanca davranıyordun ve ben seni memnun etmek için sana olan aşkımı bastırmaya, senin en çok istediğin şey olsa da, onu kırpıp hafif bir şey haline sokmaya çalışmadım... Sen bir insanın duygusal bir başarısızlıktan rencide olmaktan kendini iki kez öldürmeye girişecek kadar nefret edebileceğini anlayamazsın: Bu sana aptalca gelir. Ben etrafta dolaşıp ateşler yakan ama alevlerden hoşlanmayan birini anlayamıyorum: Bu bana aptalca geliyor. Beni tam anlamıyla mahvettin. Yanıp kül oldum. Kendimi toparlayabilirim, belki de toparlayamam... Beni çok kötü ettin. Bunu biliyorsun. Bu yüzden kendini benim kaba saba, yayılıp yatan, kemiksiz bir yaratık olduğuma inandırmak istiyorsun ki bunun hiç önemi kalmasın... Beni yeniden kollarına aldığını görmek için canımı verirdim. Keşke beni sevseydin. Keşke beni beğenseydin.
Lesley Mcdowell
Jiletini eflatuna boya...
Ay Işığında hiç kan gördün mü sen?
hemen hemen simsiyahtır,
bir budistin dediği gibi,
Butik bir anı herkes içine sindirmeli.
Latin dokuları devingenmiş,
Kalıtımsal dedikleri bu işte.
İnce bilekleri bıçak sevmez,
Bulutlara çevir devrini.