Eski bir pikapta Theodorakis çalıyor
Bir gemi açılıyor Pire limanından
Çarpa çarpa dalgalarına
Dostluğun ve sevginin
Eski bir pikapta kardeşlik çalıyor
İç çekmeler ve bağırışlarla
Titriyor teller
Pencereme dolanma ayışığı
Özlerim bir dostu kucaklama duygusunu
Onunla ağlaşmayı sessizce
Özlerim bir çiçeği öperken
Toprağı öpüyormuşçasına sevinmeyi
Pencereme dolanma ayışığı
Yorgunum
Pencereme dolanma ayışığı bu gece ..
Ölüm günleridir şimdi
Ölüme doğar çocuklar
Ey soruların gelini, soruların gelini
Nereye yürüsek duvar
Nereye baksak çöl
Anlatsam sana bir şeyleri
Ağlar hep ağlar bir mor
Bulamayarak bir türlü çiçeğini
Sevda epeydir sevgiyi söylemektir sanılıyor
Satranç tahtalarında sevişiliyor
Güldürerek Geometriyi
Sevgilim, Sevgilim ...
Sözünü kanla kestim ...
Mavinin bütün tonlarıyla haykırıyorum
Seviyorum
Ölmem artık dünya ölmezse
Göl kuşum benim
Güz çiçeğim
Sen de seviyorsun biliyorum
Kadınım Ol
Kuluçkaya yat dokuz ay on gün
Akasyaların üstünde
Seviyorum
Kanımdaki yıldız geçitim
Dirliğim, diriliğim
Alfabemdeki ilk ve son harfim
Dinginliğim ..
Üstadın tüm şiirleri adına derlenen ikinci kitabıydı ben şimdi incelemeden çok bir söylem dile getirmek istiyorum ...
Üstad, her ne kadar ' ölsem kimsenin umurunda olmayacak ' desende şiirin ve benim umrumdasın... Ama; ' her ölüm kendini bekler ' üstad ve ' hayatın kaymağını ölüm yiyor '. hem biliyormusun üstad, bende senin gibi ' evin en yalnız çocuğuydum, uykusuzdum , yorgun hani çocuktum ve üstadım ' bunlar burada gömülü olsun da sen , sen ne olursun üstad ' Gülüşünü hiç eksiltme yüzünden, Şimdi kalkar bir çay demlerin sana , Sonra oturur tanımlayamaya çalışırız seninle ölümü de hayatı da ... ' bende bir muska gibi sözlerini kalbime küpe ederim ... ' yaşamdan başka ölüm yoktur ' ve iyi çocuk ol ... Acınla büyü .. ' Hem biliyormusun üstad güzel insanlar var , Güçlü kadınlar güzel gülümseyen hani ... Unutma bizi üstad ,en azından ben seni unutmicam..
Ahmet Erhan' a geç kalmamanız ümidi ile ..