Şok içinde bana bakıyor, böyle mi gidiyorum? Böyle gidiyorum. Kapanış jeneriği nerede akarsa aksın, hikâyenin tamamlanması gereken açık kapıları, ne vaat ediyor olursa olsun. Ben burada bitiriyorum. Diziyi ne kadar süre izlediğimin, bunca emeğin tatmin edici bir finale ulaşıp ulaşmamasının nihayet ve nihayet ve nihayet ve nihayet ve nihayet hiçbir önemi yok.
Kanlı ceset fotoğraflarının uluorta ve durmaksızın paylaşılması, kalpleri dört aşamada katılaştırıyor: İlk önce bakamıyorsunuz, içiniz parçalanıyor. İkinci aşamada bakabilmeye başlıyorsunuz, "vay alçaklar", "vay zalimler" nidaları eşliğinde üzülmeye devam ediyorsunuz. Üçüncüde tepkiler artık, "tüh, yine katliam yapmışlara dönüşüyor. Dördüncü ve son aşamada, "yazık"tan başka ses çıkmıyor ağzınızdan. Tüm bunların ardından hålå ağlayabiliyorsanız, gerçekten şanslı azınlıktansınız. Sık sık sorulan, "Yaşananlar bizi neden etkilemiyor? Üzerimize ölü toprağı mı serpildi?" sorularının cevabı tam da burada. Gözler göre göre, gönüller de alıştı. Acı sıradanlaştı, normalleşti, rutin hale geldi. Tıpkı Filistin ve başka coğrafyalardaki acılar gibi...
Reklam
“Öyle şeyler vardır ki, bunları duymamakla insan hiçbir şey yitirmiş olmaz.” “Öyle mi? Yalnız siz konudan ayrılıyorsunuz.” “Yoo. Sizi hiç görmemeyi yeğlerim, demeye getiriyorum.” “Ben de sizin acı sözlerinizi başka herhangi bir kadının öpüşlerine yeğlerim. Onun için burada kalıyorum.”
Sayfa 212Kitabı okudu
·
Not rated
·
Liked
Kitabım
Sadece kitabım burada var mı diye aratmak istedim ve varmış. Beni müsait bir yere gömebilirsiniz. Teşekkür ederim. Kalamış’a gitmeme gerek kalmadan bir parça huzur buldum.
Tolga Yazgılı
Tolga Yazgılı
Dünyaya Ayak Basmak
Dünyaya Ayak BasmakTolga Yazgılı · Az Kitap · 202317 okunma
ATATÜRK’E DÜŞMANLIKLARININ NEDENİ!.. Gazi 2 Nisan 1922 tarihinde yanında Sovyet Elçisi Aralov ile birlikte Konya’dadır: "O gece iki medreseyi ziyaret ettik. Kanlı, canlı hemen hepsi de gencecik mollalar medresenin avlusunda dizilmişlerdi. Bunların yanında, geniş cüppeli, beyaz sarıklı hocalar da yer almıştı. Hepsi de yerlere kadar eğilerek
“Biliyor musunuz dostlarım,” dedi bir gün. “Şu koca alayda tek aklı başında adam benim. Aslında deli olanlar diğerleri, ama bunun farkında değiller. Savaşıyorlar ama neden savaştıklarını bilmiyorlar. Bu delilik değil mi? Bir insan nasıl olur da başka bir insanı öldürür, ama sebebini tam olarak bilmez? Farklı renk üniforma giymek ve farklı diller konuşmak yeterli bir neden mi yani? Bir de bana deli diyorlar! Şu karanlık savaşta gördüğüm tek mantıklı yaratıklar sizlersiniz ve tıpkı benim gibi, burada bulunmanızın sebebi zorla getirilmiş olmak.
Reklam
Odağını nereye yönlendirirsen enerji oraya çalışır.
"Hayatına çekmek istediğin şey neyse onun enerjisine ait hissetmek için elinden geldiği kadar odağını keyif alanında tutmalısın. Odağın senin kontrolünde olmalı. Suladığın taraf çiçekler mi yabani otlar mı?" Not: çiçeklerin rengine bayıldım..Burada tam olarak belli olmasada nar çiçeği renginde 🫠 youtu.be/SbDII2ZyBnU?si=...
Burada hem fizyolojik hem de felsefi bir soru karşımıza çıkmaktadır. Nihayetinde hem üstten hem de alttan iki ucu açık bir boru vücudunuzun ortasından geçmektedir. Bu durumda borunun içindekiler, sizin içinizde mi sayılır yoksa dışınızda mı? Yani şu an bağırsağınızda yolculuk eden materyal içinizde midir yoksa dışınızda mı? Ya da midenizin içindeki asidin içinde yüzen besin parçaları... Sizin konuyla ilgili düşüncenizi bilemeyiz ama teknik anlamda sindirim sistemini oluşturan bu tüpün içerisindekileri, vücudunuzun dışı gibi düşünebilirsiniz. Zira zamanı gelince göreceğiniz gibi, vücudumuz, bu boru içerisindeki işine yarayan şeyleri sindirim tüpünü oluşturan duvardan geçirerek vücut içine alacaktır.
"Burada toplumun her kademesinden insan var," diye açıkladı kontes. " Öyle de olmalı, değil mi? Cehennemin kapıları herkese açık olmalı, değil mi?" "Belki de yoksullar dışında herkese?" dedi Pairot. Kontes güldü. "Bize hep zenginlerin Cennet Krallığı'nın kapısından içeri girmelerinin zor olacağı anlatılmaz mı? Öyleyse onların da hiç değilse Cehennemde öncelikleri olmalı."
Peki, böyle bir durumda hangisini seçmemiz gerekmektedir? Beyin sağlığımızı mı yoksa kalp sağlığımızı mı? Belki de böyle bir tercih yapmak zorunda kalmayabiliriz. Meseleye biraz daha yakından bakarsak, ilginç bir bilgi daha karşımıza çıkmaktadır. Şimdi hemen herkesin bir fikri vardır ama bilmeyenler için belirtelim. Yukarıda Parkinson hastalığında da bahsi geçen LDL, gerek tıp dünyasında gerekse de halk arasında kötü kolesterol olarak bilinir. Çünkü damar duvarlarında birikerek damarlarınızda sorun yaşatma ihtimali oldukça yüksektir. Burada asıl soru şu; LDL niye böyle bir şey yapar?
Reklam
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 20 hours
“Çok gülen bir insan, aynı zamanda çok ağlayan değil midir?” Pandora Kutusu, Osamu Dazai’den okuduğum 6. kitap. Her kitabında olduğu gibi burada da o karamsar ve melankolik ruh halini sezebiliyorsunuz. Kendisini kasmadan, -mış gibi yapmadan hislerini, duygularını kitaplarında yansıtmasını çok seviyorum. Hem çok gerçekçi buluyorum hem duygusal anlamda böyle şeffaf olması kendisine yakın hissettiriyor böylelikle. Diğer kitaplarında olduğu gibi otobiyografik ögeler barındıran bu kitap, tüberküloz sebebiyle Sağlık Dojosu olarak adlandırılan bir sanatoryumda tedavi gören bir gencin en yakın arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşan bir eser. Tarlakuşu lakabını alan bu genç kendisi gibi takma adları kullanan hasta ve hastabakıcılar ile ilişkilerini, rutinini, sevincini, öfkesini paylaşıyor arkadaşıyla. Yazarın intih@rından 3 yıl önce kaleme aldığı bu kitap aynı zamanda bir yeniden doğuş hikayesi aslında. Kitapta yer alan bir mektupta da bir asma benzetmesi yaparak “güneşe doğru büyüyorum” ifadesini kullanıyor. Acaba Dazai o dönemde gerçekten içindeki çıkmazlardan yeni bir umut ışığı görmeye başlamış mıydı ve sonradan bu ışığı yeniden mi kaybetmişti düşünmeden edemedim. Yine derin düşüncelere daldım sayende Tarlakuşu…
Pandora’nın Kutusu
Pandora’nın KutusuOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20232,339 okunma
• 4. Bölüm - ATATÜRK'ÜN ÇANAKKALE'DE BAŞARISI YOKTUR YALANI! (!)
- Yıl 1914 Takvimler 3 Kasım'ı gösteriyor, İngiliz Donanması Çanakkale'nin dış istihkâmlarını bombalıyor bu durum Çanakkale Savaşı'nın başlamasına sebebiyet veriyor. 9 Ocak 1916'ya kadar mücadele devam ediyor. Savaşta, Türk ordusunun en seçkin birlikleri ve subayları yer alıyor. Çanakkale Batı empervalizmine karşı sıkı bir
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.