“Mecnuuuuuuuuun!”
“Hoooop!”
“Bağırıyorum o kadar duymuyon mu sen beni? Daldın gittin.”
“Başka bi şey düşünüyodum da abi, pardon ya.”
“Aman diyim çok düşünme Mecnun. Bizim bi enişte vardı. Çok düşünmekten gitti rahmetli. Adam düşünde düşün düşünde düşün düşünde düşü…”
Bu hayatta bir gerçek var ki, herkes hata yapar. Ama ihale her seferinde bana kalır. İyisi mi sessizce beklemek. Benim de sorunlarla başa çıkma yöntemim bu işte.
İnsan en büyük hatayı zaman konusunda yapıyo. Zamanın sahibi sanıyo kendini. Nasılsa yaparım, daha zamanım var diyo her seferinde. Oysa zaman akıp gidiyo ellerinden.
Bir şeyi itiraf etmek gerekir ki sevip de kavuşamayanın kahrı ne kadar çekilmezse, kavuşanların da keyfi bir o kadar çekilmezdir. Bu ikisinden de bir süre uzak durmakta fayda var. Hadi kavuşamayan tek başına gelir, dert yanar, ağlar sızlar, kafa ütüler. Ama kavuşan dediğin tek de değil ki arkadaş, iki kişi birden üşüşürler başına. Misal yeni sevgili olmuş tüm çiftleri alıp Bilecik'e doldursan, bir süre sonra Bilecik'in bitki örtüsü değişir. Mevsimler ilkbahar ve yaz olmak üzere ikiye düşer. Yalnızca tüketime dayalı, romantik filmlerin gişe rekorları kırdığı, Mustafa Ceceli'nin vali olarak atandığı bir yer haline gelir Bilecik. Zaten bir süre sonra adı da Mıncıristan olarak değiştirilir muhtemelen.