Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burak

Burak
@burak5091
10 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
415 syf.
·
Puan vermedi
·
123 günde okudu
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom
9.2/10 · 52,5bin okunma
Reklam
Tüm yönelimlerin merkezini pazarın oluşturduğu, maddi başarıların en önemli değer olduğu bir uygarlıkta, insanlar arası sevgi ilişkilerinin de meta ve emek pazarını yöneten aynı değişim yolunu izlemesine çok da şaşmamalı.
Sayfa 23

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benden istediği gibi semptomlarına doğrudan saldırmak, sığ sularda debelenmek gibi bir şey. Benim yüceltmem lazım, küçültmem değil! Yanlış yaptığı zaman ona tokatlanacak bir çocuk gibi davranmak, onu küçültmek demek. Bu beni de küçültür! EĞER TEDAVİ, TEDAVİ EDENİ KÜÇÜLTÜYORSA HASTAYI YÜKSELTMESİ MÜMKÜN MÜ? Bunun daha yüceltici bir yolu olmalı.
Sayfa 296Kitabı okudu
İstemediğimi bildiği halde, bana ilk adımla hitap etmekte ısrar ediyor. Bana işkence gibi geliyor ama onun bu küçük zaferi kazanmasına izin verecek kadar güçlüyüm.
Sayfa 266Kitabı okudu
Reklam
Güdülerinizi daha derinlerde arayın! Hiç kimsenin tamamen başkaları için asla bir şey yapmadığını anlayacaksınız. Tüm eylemler kişinin kendisine yöneliktir, tüm hizmetler kendisine hizmettir, tüm sevgiler kendisine olan sevgisidir.
Sayfa 153Kitabı okudu
Hem yolu hem yol arkadaşlarınızı seçmek isteyebilirsiniz. Fakat hem yolun bazı kısımları hem de yol arkadaşlarınızın bazıları sizin istediğiniz gibi olmayacaktır. Zorlandığınızda elinizden tutmasını istediklerinizi yanınızda bulamayabilirsiniz. Fakat oradan geçip gidenler mutlaka yola işaret bırakmışlardır: Kitaplar!
Sayfa 136
Onlara imrenenler nasıl yaptıklarını merak etse de başarılı insanlar "Nasıl?" sorusuyla meşgul olmuyorlardı. Çünkü onlar nasıl yürüdüklerinin farkında olmadıkları gibi, bir yere varmaktan ziyade, yolda olmakla meşguldüler ve serüvenleri devam ediyordu.
Sayfa 103
Durumlar ve olaylar değil, tutumlar ve tavırlar önemlidir. Acıya ağlamayı değil taylıya bağlamayı tercih edin.
Sayfa 54
İstikbali istikbal, hâli halle mümkündür. Yarını dünden kazan, bugün beklenen gündür!
Sayfa 36
Reklam
Belki zaman da mekân gibidir. Nasıl ki dünya, üzerinde yaşayanlara, ondan uzaklaşmadıkları sürece düz gibi geliyor. Zaman da bir ok gibi ilerlemeye devam ederken zamanla(!) kıvrılıyor olabilir mi?
Sayfa 24
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Sayfa 12
Lippman her türlü iletişimi, bir fikri benimsetmek veya yaymak unsurlarıyla birlikte, potansiyel olarak bir propaganda öğesi olarak görme noktasına vardı. Zira iletişim birtakım doğrular ya da bir bakış açısı sunarak, karşısındakinin zihninde mevcut klişeleri destekliyor ya da zayıflatıyordu. Bunun öneminden yola çıkarak, bir insanın "tükettiği" her türlü bilginin, başka deyişle neye ilgi gösterdiğinin, bu bilgi karşısında ters tepki gösterse de o insanı etkilediğini söylemek yanlış olmaz. Diğer taraftan bu önerme, kendimize ait tamamen bağımsız düşünceye sahip olabilme kapasitesine gereğinden fazla önem verdiğimiz imasını taşır. Şayet bu doğruysa, dikkatimizi zapt etmek üzere verilen yarışta, kimin oraya ilk önce ve en sık vardığı büyük önem teşkil eder. Bizi etkilemeyen tek iletişim şekli ya hiç haberdar olmadıklarımız ya da göz ardı etmeyi sonradan öğrendiklerimizdir. Bu nedenle Jacques Ellul, yalnızca diğerlerinden kopuk yaşayan insanların - izole kırsal bölge sakinleri ya da şehirdeki en fakirler- propagandadan etkilenmeyen ve bunun yanı sıra en çok okuyan ve her konu hakkında bir fikri olan entelektüellerinse en çok etkilenen kesim olduğunu ileri sürer. Lippman'ın kendi devri için verdiği örneğe göre, her şeyden uzak, koloniyel bir adada huzur içinde yaşayan İngiliz ve Almanların, savaşın başlangıcıyla ilgili bir bilgiye sahip olmamalarından ve birbirlerinin en kötü düşmanlarıymışcasına nefret etmelerini gerektiren nedenlerden bihaber olmalarından dolayı, savaş boyunca barış içinde, mutlu mesut yaşamaya devam etmişlerdir.
Sayfa 63
En yüksek dağların zirveleri sürekli onu görerek yaşayan insanlar için bir süre sonra olağan gelmeye başlar. Bu "edinilmiş bağışıklık" faktörü, insanların dikkatini çekme sanatının yükselip olgunluğa ulaşmasıyla, bu değer üzerine kurulmuş endüstrileri, şartlı savunma mekanizmasının üstesinden gelebilmek amacıyla sonu gelmeyen "sıradaki yeniliği ortaya koyma" çabasını da gerekli kılarak çileden çıkarmaya devam edecekti.
Sayfa 54
Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel
Can Yücel
62 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.