Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burak Salvation

Burak Salvation
@buraksalvationn
PAÜ - Tarih I Rapçi / Esprici / Şiirbaz
Derin bir nefes alıp, tepeye tırmanmaya başladı. Orası hala aydınlıktı. Tepeye vardığında şapkayı gördü. Yanında reis iki eli böğründe, kahkahalarıyla gülerek oturuyordu. Pahom yeniden rüyasını hatırlayıp feryat etti. Bacaklarında derman kalmamıştı, yere düştü ve elleriyle şapkaya uzandı. Şef, ''Ah, ne de şanslı biri!'' dedi. ''Ne çok toprağı oldu.'' Pahom'un hizmetkarı gelip onu kaldırmaya çalıştı. Ağzından kan sızdığını gördü. Pahom ölmüştü! Başkurtlar adama acıdılar ve üzüntülerini gösterdiler. Pahom'un hizmetkarı küreği aldı ve Pahom'un sığacağı genişlikte çukur kazıp onu gömdü. İki metrelik bir toprak parçası Pahom'a yetip artmıştı bile.
Sayfa 48 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Reklam
Pahom gece boyunca uyuyamadı, gün ağarmadan biraz önce içi geçti. Gözlerini kapatalı çok olmamıştı ki rüya gördü. Rüyasında aynı çadırda yatıyordu, çadırın dışında biri gülüyordu. Kim olduğunu merak etti, kalkıp çadırdan çıktı. Başkurtlar'ın reisi çadırın önünde oturmuş, karnını tuta tuta gülüyordu. Pahom reise yaklaşıp ''Neden gülüyorsun?'' diye sordu. Şimdi artık karşısındaki reis değil, Pahom'un evine uğrayıp, ona bu topraklardan bahseden tüccardı. Tam Pahom, ''Uzun zamandır mı buradasın?'' diye soracaktı ki, karşısındaki yine değişti ve bu kez de Volga'dan gelen ve Pahom'un eski evine uğrayan köylünün suretine büründü. Ardından onun aslında köylü de değil, şeytanın ta kendisi olduğunu anladı. Toynakları ve boynuzlarıyla tam bir şeytan! Şeytan oturmuş gülüyordu, ayak ucunda da yalınayak bir adam yüzü koyun yatıyordu. Adamın üzerinde bir gömlek ve pantolondan başka bir şey yoktu. Pahom adamın kim olduğunu anlamak için daha dikkatlice bakınca, yatanın kendisi olduğunu anladı. Dehşete kapılmış bir halde uyandı.
Sayfa 44 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
''Peki, fiyat ne olacak?'' diye sordu Pahom. ''Fiyat hep aynı. Günlük bin ruble.'' Pahom anlayamadı. ''Günlük mü? Nasıl ölçülecek yani? Kaç dönüme denk gelir?'' Şef, ''Onu bilemiyoruz,'' dedi. ''Günün sonunda anlayacağız. Gün içinde istediğin kadar toprağı yürüyerek işaretleyeceksin, tüm gün işaretleyebildiğin kadar toprağın fiyatı bin ruble.'' Pahom şaşırmıştı. ''Fakat bir günde insan koskocaman bir araziyi işaretleyebilir,'' dedi. Reis güldü. ''O zaman da hepsi senin olur,'' dedi. ''Yalnız tek bir şartımız var, günün sonunda başladığın noktaya dönememişsen, paran yanar.''
Sayfa 43 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kadınlar çaylarını bitirince elbise dedikodusuna daldılar, sonra da bardaklarını yıkayıp yattılar. Fakat, şeytan oturmuş, bütün konuşulanları duymuştu. Köylünün karısını kocasını övmesinden ve adamın da çokça toprağı olsa şeytandan bile korkmayacağını söylemesinden memnun olmuştu. Şeytan, ''Şimdi tamam,'' diye düşündü. ''Oyun başlıyor. Sana yeterli toprak verip, bu toprak sayesinde seni hakimiyetime alacağım.''
Sayfa 34 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Evin beyi Pahom, tandırın üzerinde yatıyor ve kadınların konuşmalarını dinliyordu. ''Kesinlikle doğru!'' diye düşündü. ''Çocukluğumuzdan bu yana işimiz gücümüz toprakla. Biz köylüler kafamızı saçma sapan şeylerle meşgul etmeyiz. Tek derdimiz yeterince toprağımızın olmaması. Eğer şöyle bolca toprağım olsaydı, şeytandan bile korkmazdım.''
Sayfa 34 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Reklam
''Önceleri Tanrı'nın insanlara can verdiğini ve onların yaşamalarını arzu ettiğini biliyordum, şimdiyse bundan çok daha fazlasını anlıyorum. Anlıyorum ki, Tanrı insanların birbirlerinden ayrı yaşamalarını istemiyor. O yüzden de her birinin neye ihtiyacı olduğunu açık etmiyor. İnsanların bir arada yaşamalarını istiyor. İşte o yüzden her birine herkes için gerekli olanları gösteriyor. İnsanlar kendi ihtiyaçları için yaşıyorlar gibi görünseler de asıl olan, herkesin sevgiyle yaşadığı gerçeği. Sevgi dolu insan Tanrı'nın yanında olur, Tanrı onun içinde olur. Çünkü Tanrı, sevginin ta kendisidir.''
Sayfa 31 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
İnsanın yalnız kendini düşünerek değil de sevgiyle yaşadığını anladım. Anne çocuklarının neye ihtiyacı olduğunu bilemezdi. Zengin adam da neye ihtiyacı olduğunu bilmiyordu. Hiç kimse akşam olduğunda bir çift çizmeye mi, yoksa cenazesi için bir çift terliğe mi ihtiyacı olduğunu bilemez. İnsana dönüştüğümde kendime bakabildiğim için hayatta kalmadım, yoldan geçen bir adamın içinde sevgi olduğu için, karısı bana acıdığı ve beni sevdiği için hayatta kaldım. O yetimler kadının kalbindeki sevgi sayesinde hayatta kaldılar. Diğer tüm insanlar da kendilerini düşündükleri için değil, insanda var olan sevgi ve aşk sayesinde yaşıyorlar.
Sayfa 30, 31 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Ancak yine de bütün gerçeklere sahip değildim. İnsan neyle yaşar bilmiyordum. Yaşamaya devam ettim, Tanrı'nın bana son gerçeği öğreteceği günü bekledim. Buradaki altıncı yılımda, kadın yanında ikizlerle çıkageldi. Kızları tanıdım onların nasıl hayatta kaldıklarını öğrendim. Hikayeyi duyunca şöyle düşündüm. 'Anneleri çocuklarının anasız babasız yaşayamayacağını söylediğinde ona inanmıştım. Oysa tamamen yabancı biri onları beslemiş ve büyütmüş.' Bir de üstüne kadın kendinin bile olmayan bu çocukları ne kadar sevdiğini anlatıp onlar için gözyaşı dökünce, onun da yüzünde Tanrı'yı gördüm ve insanın neyle yaşadığını fark ettim. Tanrı'nın bana son gerçeği de gösterdiğini, günahımı bağışladığını anladım. İşte o zaman da üçüncü kez gülümsedim.
Sayfa 30 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Sizinle yaşamaya başladım ve koca bir yıl geçti. Bir adam gelip, bir yıl boyunca şeklini yitirmeyecek, dikişleri patlamayacak bir çizme siparişi verdi. Ona baktım ve aniden adamın arkasında bir yoldaşımı gördüm. Ölüm meleğini. Elbette onu kimse görmedi. Yalnızca ben gördüm. Onu tanıyordum. Biliyordum ki, güneş batmadan bu zengin adamın canını alacak. Şöyle düşündüm, 'Bu adam önündeki bir yıl için plan yapıyor, ancak akşam olmadan öleceğini bilmiyor.' Ardından Tanrı'nın söylediği ikinci sözü hatırladım. 'İnsana verilmemiş olanı öğren.' İnsana kendi ihtiyaçlarını bilme yetisi verilmemişti. Ben de ikinci kez gülümsedim. Hem yoldaşımı gördüğüm için memnundum hem de Tanrı'nın bana ikinci öğretisini göstermiş olmasına sevindim.
Sayfa 29, 30 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Eve girdiğimde bizi bir kadın karşıladı ve konuşmaya başladı. Kadın adamın eski halinden de beterdi. Ağzından çıkan her kelimede ölüm vardı. Etrafa yayılan ölümün pis kokusu yüzünden nefes alamadım. Beni dondurucu soğukta dışarı atmak istedi. Bunu yaparsa öleceğimden emindim. O sırada kocası ona Tanrı'dan bahsetti ve kadın birdenbire değişti. Bana yemek getirip yüzüme baktığında, ben de ona baktım ve içinde ölümün kalmadığını gördüm. O da canlanmıştı ve onun da yüzünde Tanrı'yı görebiliyordum. Sonra da Tanrı'nın öğrenmemi istediği ilk gerçeği hatırladım. 'İnsanın içinde var olan nedir, onu öğren.' Anladım ki insan içinde sevgiyle yaşar. Tanrı'nın bana söz verdiği gibi öğrenmemi istediği şeyleri gösterdiğini anlayınca mutlu oldum, işte o zaman ilk kez gülümsedim.
Sayfa 29 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Reklam
Simon, ''Anlatsana Michael, Tanrı seni neden cezalandırdı? Bahsettiğin o üç gerçek nedir? Anlat onları da bileyim.'' ''Tanrı beni ona itaatsizlik ettiğim için cezalandırdı. Tanrı'nın cennetinde yaşayan bir melektim ve ona itaat etmedim. Tanrı beni bir kadının canını almam için dünyaya yolladı... Tanrı, 'Git ve o kadının canını al ve üç gerçeği öğren. İnsanın içinde var olanı, insana verilmemiş olanı ve insanın neyle yaşadığını. Ne zamanki bunları öğrenirsin, işte o zaman cennete dönebilirsin,'' dedi.
Sayfa 27, 28 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
Emek ucuz, ekmekse kıymetliydi. Ancak insan işte, öyle azla doymuyordu. Simon'un kazandığı her kuruş yiyeceğe gidiyordu.
Sayfa 7 - Karbon Kitaplar - Temmuz 2016 1. Basım - Çeviren: Demet Yiğitbaş
111 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.