Günümüzde Çin işgali ve nüfusunun bir bölümünün sürgüne gitmesiyle birlikte, Budizm kelimesinin dar anlamında dinsel bir kimlik olmaktan çıkıp, halk taleplerinin dile getirilmesiyle aracılık eden güçlü siyasal bir kimliğin tezahürüne dönüşmüş gibi görünmektedir.