Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yukarıya bakıp gökyüzünü görebiliyor olmakta sihirli bir şeyler vardır."
Sayfa 40 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
25 yıl geçse de güncel
Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek kitabını toplu taşımada okurken çeşitli gözlerin büyüyle ilgili bir kitap okuduğumu düşündükleri hissine kapıldım. Bu his doğruydu çünkü Ritzer büyünün olanaklı tek biçiminin sosyolojisini yapıyor bu metinde. Üç ayağı var bu sosyolojinin. Marx’ın üretim araçları kavramı, Weber’in bürokrasi kuramı ve Baudrillard’ın simülasyon kuramı. Bu üç bağımsız kuram yaratıcı ve güncel bir biçimde bir araya getirilse de kanımca Ritzer’in sosyolojinin yanıtsız bıraktığı birtakım sorular ve iyi gerekçelendiremediği belli noktalar var ki kendisi de farkında. Örnek olarak üretim araçlarından tüketim araçlarına kuramsal geçiş kısa devre ile yapılmış. Bu kuramsal yanının dışında metinde Ritzer, disneyland, seyahat gemileri ve dünyaca bilinen AVM’ler gibi örneklerle kuramını oldukça sağlam bir biçimde somutlamış. Oldukça detaylı olan bu somutlamalarda verilen bilgiler yer yer sıkıcı gelmeye başlasa da arada denk gelen olağanüstü ilginç bilgi ve veriler okuyucunun zihnini ayık tutmada oldukça etkili oluyor. Özetle, çağdaş dünyanın sosyal yapısını kavramak isteyen okuyucular için Ritzer eşsiz bir başvuru kaynağı. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek
Büyüsü Bozulmuş Dünyayı BüyülemekGeorge Ritzer · Ayrıntı Yayınları · 2011139 okunma
Reklam
Kadim anlam sorusu
Tüketim toplumu, tüketicilik, tüketim katedralleri ve metaların başdöndürücülüğü sürekli artan çeşitliliği konusunda kaygı duyanların hakiki kaygıları ve verilecek birçok savaşları var, ama en acil konu, giderek tüketimle tanımla­nır hale gelen bir toplumda daha anlamlı bir yaşamın nasıl sürdürü­leceği.
Sayfa 260 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Ritzer’den tokat gibi analiz
Etiketleri göze çarpıcı derecede sergileyen giysiler (ve birçok başka şey) giymeye yönelik bu dikkat çekici eğilim "yorum, yo­rum" diye bağırır. Tükettiğimiz mallarla ilgili işaretleri sergileme konusunda örtüklük kesinlikle ortadan yok olmuştur. Çoğumuz çevremizdekilerin giydiğimiz giysileri "okuyabileceği"ne tam gü­venemeyiz sanki. Hiçbir şeyi oluruna bırakmayız; etiketleri giysi kollarının üstünde taşırız. Paradoks şu ki, artık işaret okuru olarak kimseye güvenmiyor gözükmemize karşın, aslında hepimizin daha sofistike ve duyarlı işaret okuru haline geldiğimiz de bir vakıadır. Etiket taşımak, düşmanın fazlasıyla üstesinde gelebilecek askeri olanaklar gibi görünür, ama tüccarlar açısından bunun hiçbir sakın­cası yoktur, çünkü geçmişte bu tür bir reklam karşılığında ödeme yapmaları gerekiyordu (örneğin Sandviç kartonları takarak so­kaklarda yürüyen insanlar). Aslında bu, geçmişte çalışanların gördüğü işi müşteriye parasız yaptırmanın başka bir örneğidir.
Sayfa 251 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Veblen’in Gösterişçi Tüketim Kuramı
Sosyal sınıfla tüketim arasındaki ilişki konusunda en kalıcı kuram­lardan biri, Thorstein Veblen' ın gösterişli tüketim kuramıdır. Yir­minci yüzyıl başında Veblen çeşitli malları (hizmetler Veblen'in döneminde fazla önemli değildi, ama aynı fikir onlar için de geçer­lidir) tüketme motivasyonunun geçim değil, insanlar arasında kıs­kandırıcı farklılıklar için zemin yaratma olduğunu ileri sürdü. Bu tür mallara sahip olmak, sahip olanlara daha yüksek konum suna­caktı. Hangi malları tüketeceklerine karar verirken insanlar nihai olarak tabakalaşma sisteminin en tepesindeki sınıfın davranışını taklit eder. Bu sınıfın beğenileri sonunda tabakalaşma hiyerarşisin­ de aşağıya iner ve birçok insan tabakalaşma sisteminde hemen üstlerinde yer alan sınıfın elindekileri taklit eder olur.
Sayfa 249 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Tüketim katedralleri, tüketicileri kendilerine çekip paralarını almak üzere oluşturulmuş büyük sahneler olarak görülebilir. Çalışanlar giderek kostümler giyinmiş ve önceden belirlenmiş konuşmalar yapan ak­törler haline geliyor. Tüketiciler hiç değilse katedralde bulundukla­rı süre içinde şovun bir parçası olduklarını hisseder hale getirilmiştir.
Sayfa 235 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Reklam
Weberci kuram, tüketim katedrallerinin, hep birlikte ele alındığın­da, kaçılması olanaksız değilse zor olan akılcılaştırılmış bir demir kafes yarattığı görüşüne varır. Bu kafes, ticari baskılardan uzak bir yer bulmayı umut etmenin yararsız ya da yararsıza yakın olacağı tümüyle metalaşmış bir dünyadır. Bu görüşü, yeni tüketim araçları­nın çeşitliliği, özellikle evimize kadar gelmesi destekliyor, öyle ki evde bile insan tüketim olanak ve baskılarından kaçamıyor.
Sayfa 230 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Tüketici özne siyasal özne olur mu? -Olmaz
Günü­müz tüketicileri, çevrelerinde gerçekleşen gösterilerin etkin katıla­nı değil daha edilgin gözlemcileri olarak görülür.
Sayfa 227 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Yeni tüketim araçla­rı toplumsal ilişkilerin niteliğini dönüştürüyor. Her yerde hazır ve nazır olma özellikleri giderek artan ortamlarda insansız yapılar ve yerlerle ve insan gibi davranmayan, sınırlı hareketler yapan insan­larla ilişki kurma olasılığı artıyor.
Sayfa 226 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
İnsan ilişkilerindeki değişimin başka bir etkeni de, en azından bazı tüketim araçlarının tüketicileri rüya benzeri bir konuma sürük­leme eğilimidir. Bu konumda insanlar çevrelerindeki öteki insanla­ra kayıtsız kalarak bu ortamlarda "uçar gibi geçer". Bunu en iyi alışveriş merkezleriyle bağlantılı "zombi etkisi" yansıtır. Siber alış- veriş merkezlerinde sörf yaparak çok zaman geçirenler çevrelerin­dekilere karşı daha da kayıtsız olurlar. Kumarhaneler kumar oyna­yanları oyunlara iyice dalmaya iter ki, çevrelerindeki insanlara ka­yıtsız olmakla kalmayıp nerede olduklarına ve ne kadar zamanın geçtiğine de kayıtsız olsunlar.
Sayfa 226 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Reklam
Yeni tüketim araçları, içlerinde gerçekleşen toplumsal ilişkilerin ni­teliğini çeşitli yollarla çarpıcı biçimde değiştirmiştir. Tüketim ka­tedrallerini kullananlar, öteki insanlarla etkileşime girmek yerine katedrallerin kendileriyle ve onların sunduğu mal ve hizmetlerle et­kileşime girme eğilimindedir. Çoğunlukla cazip olan katedralin kendisidir.
Sayfa 225 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
(…) genel olarak tüke­tim alanındaki ve tüketim katedralleriyle öteki ortam türleri arasındaki ayrımlar giderek bulanıklaşmaktadır.
Sayfa 221 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Modernite/Postmodernite
Modern dünyada her şey hayli kesin çizgilerle görünmüşse de, postmodern dünyanın zirvesinde birçok şey hayli bulanık görünür. Bu özellikle tüketim alanında geçerlidir. Hakikiyle hakiki olmaya­nın iç içe geçmesi bize aralarındaki fark konusunda açık olmayan bir izlenim verir. Hemen her tüketim aracı bir simüle ortamdır ya da simüle unsurlar, simüle insanlar ya da simüle ürünlere sahiptir. Gene de hakiki gibi görünen şeylerde bile sayısı giderek artan ha­kiki olmayan unsurlar vardır. Bunun sonucunda neyin hakiki oldu­ğu neyin olmadığı konusu artık o kadar açık değildir.
Sayfa 220 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Akılcılaştırılmış olmasalar bile yeni tüketim araçları çoğunlukla o kadar muazzam büyüklüktedir ya da o kadar çok ortamı kapsar ki, tüketicileri yeniden büyüleyen şeyi akılcılaştırmak zorundadır. Ne var ki bu yeniden büyüleme bi­çimlerini akılcılaştırırken büyülerini bozarlar. Akılcılaştırılmış ye­niden büyüleme biçimleri tüketicilere büyüleyici ve çekici gelebilir mi? Tüketim katedralleri sürekli olarak yeni, akılcılaştırılmış yeni­den büyüleme biçimleri yaratabilir mi? Bunu zaman söyleyecek, ama yeni tüketim araçlarında içkin çelişkiler olduğu açık ve nihai olarak kendi kuyularını kazmaları da olası.
Sayfa 213 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, geleceğimiz asıl olarak tüketimde ve tüketmemize olanak sağlayan, tüketimi teşvik eden hatta zorla­ yan araçlarda yatmaktadır.
Sayfa 211 - Ayrıntı, 2000.Kitabı okudu
187 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.