Kitapta anlatılan iyilikler dindar olmaya ve dine bağlı yaşamaya, kötülükler de dinden uzaklaşıp şeytana uymaya ve dünyevi kaygılara kapılmaya bağlanıyor. Hikâyeler de bunun etrafında kurgulanmış nitelikte. Bu kitaba göre daha fazlasını istemek, daha iyi yaşamak için çabalamak, birisi sana zulmettiğinde veya sana zarar vermeye çalıştığında sessiz kalmayıp direnmek/karşılık vermek, dünyevi işlerle ilgilenmek "kötü şeyler" veya "kötü şeylere sebep olacak konular"mış. Fakir olup dine bağlı yaşamak, olan şeylerle yetinmek ve sıradan bir yaşam tarzını benimsemek ise "iyi ve beraberinde mutluluğu, iyi bir yaşamı getiren şeyler" olarak nitelendirilmiş. Yaşanan her şey din çerçevesinde incelenmiş. Evet sevginin, nezaketin, birinin hatasını ifşa etmek yerine gizlemenin, affetmenin, düşmanlık ve kin yerine olayları kabullenip görmezden gelmenin, mutlu olmaya çalışmanın "iyi şeyler" olduğu ve kişinin böyle yaşaması gerektiği de vurgulanmış ama bunlar zaten bildiğimiz şeyler, bunların söylenmesi bize bir şey katmaz. (Ki bu öğretilerde bile eksik ve yanlış noktalar var.)
Bunun haricinde kitaptaki hikâyeler gayet sürükleyici, kitabın dili anlaşılır ve sade, fazla betimlemelere başvurmak yerine olaylar anlatılmış ve bu olaylar üzerinden belirli öğretilerin kabul edilmesi, bunlara göre yaşanması amacı var. Yani sanki çocuklara dini sevdirmek, dini öğretileri kabul ettirmek, belirli öğütler vermek için yazılmış bir kitap gibi...
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191,5bin okunma
Bir gün yolunu kaybedersen, bir çocuğun gözlerinin içine bak.
Sana öğrenebileceği üç şey vardır:
Nedensiz yere mutlu olabilmek.
Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak.
İstediği şey için tüm gücüyle çabalamak.
Yaşamak, bir başka biri olmaya çalışmaktır.
Söyleyemediğimiz sırlarımızı unutmaya çabalamak ve kendimizi defalarca doğurmaktır.
Kendinden korkmaktır yaşamak.
Daha iyi bir yaşamın anahtarı daha fazlasına 'sahip olmaya çabalamak değildir; daha aza önem vermektir, gerçekten doğru ve o anda önemli olana aldırmaktır...
"Tarihsel ahlâkî birikimi zikretmemiz modern öncesi pratikleri ve kurumları geri getirmeye çabalamak anlamına gelmez, daha ziyade, ahlâkî yaptırımların getirilerini ve erdemlerini barındıran dünya kavrayışından faydalanmak anlamına gelir."
Bilmediğinim başka tehlikeler de vardı: Güven ve belirlilik kavramlarının güdük kalması! Yaşam boyu insanlara güvenmemek, aşka inanmamak ve belirsizlik içinde kaygan bir zeminde tutunmaya çabalamak!..
İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. Bütün sorun ,bu dengenin nasıl sağlanacağı. İnsan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir. Ama bu budalalık olur. Bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı gerektirir. Pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi. Öyleyse? Öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak,yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. Bunu yapmanın en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir.
Cesaretin, eli tabancalı bir adam olduğunu sanmanı istemem. Mertlik, baştan bitik olduğunu bilip de çabalamak, olacakları göğüsleyebilmektir. Binde bir kazanırsın; ama kazandığın da olur..