Anladım ki yol yok, çeşme batık, hayal boş
Anladım ki kül tabelası delinmiş
Ceplerimi acıyla doldurmuşum
Anladım ki bu çağ kızıl kıyamet
Umrunda mı sanki ben varmışım, yokmuşum
Doğa, doğadır. İyi de değildir, kötü de değildir, güzel de değildir, çirkin de değildir; sadece, falanca çağ ve filanca ülkede herhangi biri, doğanın bir köşesini karşısına almış, iyi kötü, güzel çirkin diye aklına esen sıfatı takmıştır.
^
Antik Çağ kültüründe...bir tapınağın belirli bir yerde yapılmasının nedeni bu yerin önceden kutsal olmasıydı.Kutsallık, yere içkindi ve özellikle tapınmaya dayanıyordu.
akat bu küçük ama askerî devletlerin belki de en dayanıklı mirası, doğmakta olan kapitalizme ait 'toplumsal alanı yapılandırması' konusundaki gösterdiği başarıdır. Orta çağ döneminin ekonomisi önemli ölçüde ulus aşırıydı: devlet sınırları ekonomik etkileşim açısından sınır değildi (aynı şekilde ide- olojik etkileşimler için de). Üstelik, feodal üretim tarzı ve kapitalist üretim tarzı da ulus aşırı kavramlardır millî devlet sınırları hakkında hiçbir şey ima etmez. Ama devletin kendi topraklarında cereyan eden ekonomik ilişkiler üzerindeki koordine etme rolünde bir artışa da şahit olduk. Bu önemli rol, bir yerde, mali hesaplardaki boşluklardan ortaya çıktı zira nispeten masrafsızdı. İngiltere'de devletin yürütme faaliyet alanının genişlemesi İngiltere'nin mali durumundaki büyük artıştan daha önce olmuştur; yani Stuarts döneminde değil Tudors döneminde. Bu, diğer ülkelerde de neredeyse aynı şe- kildedir. 'Modern devlet'in yükselişinin bu özel ve en önemli- boyutu yani tek bir merkezî devlet tarafından yerine getirilen yürütme ve yargı tekeli, doğrudan ve hemen askerî dönüşümlere bağlanamaz. Bunun sebebinin ne olduğunu soracak olursak cevap, muhtemelen sınıf ilişkilerinin feodal üretim süreçlerinden kapitalist üretim süreçlerine geçmesi diyebiliriz
"Cadı Avı döneminde kadınlara yapılan suçlamalar, kadını şehvet düşkünü bir unsur olarak gösterse de Kilise'nin cinsel ilişkiyi günah eylemi olarak kabul etmesi ile aslında evlilik hayatı da da zarar görmüştür. İşte Orta Çağ mahkemelerinde yöneticilerin ve erkeklerin zihninde oluşan bu saplantı, aslında kendi halüsinasyonlarından ya da dul kadınlara karşı hissetttikleri bastırılmış duygular idi."
"Orta Çağ'daki cadı kavramı ve karmaşasından günümüze kalan en büyük miraslardan biri cadıların çirkin, yaşlı, kırışık yüzlü, kamburu çıkmış veya dişleri dökülmüş titrek kollarıyla ve bacakları ile yürüyen bir kadın profili idi. Bu yaşlı kadın profili, bazen bir dilenci kadınla, bazen de çocuk düşüren bir ebe veya yalnız kalmış mutsuz bir dul kadın simgesi ile cadı zanlıları arasında bulanabiliyordu."
Hepimiz büyüme çağındaydık. Kaç yaşında olursa olsun, herkes. Bütün dünya. Döne döne geçiyorduk büyüme çağından. Başımız döne döne... Bu yüzden yiyorduk ve yemeliydik. Birbirimizi ve her şeyi. İhtiyacımız vardı. Bir an önce büyümek için. Bir an önce büyüyüp de gebermek ve yerimizi başkalarına bırakmak için. Yeni bir çağ başlasın diye. Mümkünse bu çağa benzemeyen... Çünkü bizden bir bok olmayacağını anlamıştık. O kadar da aptal değildik. O kadar da değil..