Doğduğun topraklarda çok zengin olan papaz gördün mü? Ya da çok zengin birinin göstermelik, sadece diline vurmuş dini dışında öyle davrandığını gördün mü?
Din denen afyonun sisini, altının parıltısı akıllardan güneş gibi arındırır.
Reklam
Zifir acunu örttüğünde, Dişlerimde kalan intikam sızısını hiç unutmadım… Kırılan kemiklerim, yalnızlığımın çatırdayan kalkanıydı. Karanlığın yalnızlığı, en büyük canavarları doğurur. Ve… Ben doğdum!
“Masumun gözyaşını akıtanın kanını akıtmazsan, senden gelenler, gün gelir korumasız kalırlar. Yağının önünde gözyaşı döker olurlar! Yurdundaki fazlalıkları temizlemezsen, gün gelir başında canavar olurlar!”
Sayfa 165Kitabı okudu
“Ulu Tengri’nin adaleti için savaşan her kişi, zamanı geldiğinde onun en güzel bahçelerinde uyanacaktır.”
Sayfa 160Kitabı okudu
“Güçsüz kaldığımız için uykuya dalıyoruz. İsteyerek uyumuyor, isteyerek yaşamıyoruz.”
Reklam
İletişim bir akarsudur. Kisi iletişim içinde oldukça, billur bir çağlayan gibi yaşama sevinci ile dolar ve çevresindekilerin ruhunu okşar. İletişim yeteneğini kaybetmis kişiler ise bir bunaltı kaynağıdır. Yanında canınız sıkılır, ne diyeceğinizi bilemezsiniz, öylece derin nefes alır, of çeker durursunuz. Aktif iletişim yeteneği çocukluk yıllarında elde edilir ve ömür boyu kullanılır. Çocuk, kendisini dinleyen bir ebeveynin yanında ise 'dili tatlanır', kendini ifade etmenin keyfini çıkarır. İlgisizce dinlenen, konuştukça sözü kesilen, her konuştuğuna bir eleştiri getirilen çocuklar bir süre sonra kısa kısa konuşmaya başlar. Böylesi kişiler için iletişim bir hayat tarzı değil, sanki bir mecburiyetin yerine getirilmesidir.
Sayfa 208Kitabı okudu
Ben bir kuşun gözcüsüyüm Ki o beni kurtaracaktır yalnız Filizlenmemiş bir ağacın başında bekliyor beni biliyorum Bir kanadı kırık belki Belki dökük tüyleri Gözlerinden biri kördür Ama bütün suyu içip ırmağın bitimindeki Yeni bir çağlayan gibi haykıracak ve biliyorum O kuş gelip bir gün omzuma konacak...
Sürekli bir gerginliği yaşıyoruz hepimiz Bütün umutlarımız acılara ayarlı Taşkın sularımızda baskı bentleri Bir çağlayan sesine dönmüyor sevincimiz Dönüp dönüp sürekli kendimizi yıkıyoruz
Sayfa 13 - GECE SEFALARIKitabı okudu
Ona bir gün çekinerek : "Niçin dayı, niçin kimseyi sevmiyorsun?" diye sordum. "Aslında bazen durup düşünüyorum ve sevmek istiyorum. Lakin ne kadar çabalarsam çabalayayım insanlarda sevilecek bir şey bulamıyorum. Çünkü her birinin derisi altına saklı kirli kanı, kara safrayı ve pis balgamı görebiliyorum. İnsan vahşilik göğü altında; içinde kıskançlık nehirleri çağlayan, düzenbazlık ağaçları yetişen ve riya dağları yükselen kemikten bir şehirdir. Söyle şimdi, böylesi bir mahluk nasıl sevilebilir?" demişti.
Sayfa 262 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.