Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rasathaneler, İslam Medeniyeti'nin meydana getirdiği ve insanlığa hediye ettiği müesseselerdir. İslam öncesi dönemde astronomi ile ilgili çalışmalar olsa da bunu bir müessese olarak ortaya koyan Müslümanlardır. Bunda Kur'ânî emir ve teşviklerin rolü olduğunda şüphe yoktur.
İslam'da Allah'ın dışındaki bütün canlılar kuldur. Binaenaleyh insan, kendisine verilen güce dayanarak bu güçten mahrum olan diğer kulları ezemez. Şehirlerin diğer sakinleri olan kediler, köpekleri ve kuşları da düşünerek onların yemeleri, içmeleri ve barınmaları için imkânlar hazırlar. Osmanlı İstanbul'u için denilir ki, İstanbul'daki Müslim, gayr-ı Müslim mahallelerini, mahalleye girdiğinizde kedi ve köpeklerin davranışlarından anlarsınız. Çünkü Müslüman mahallesinin kedi ve köpekleri insandan kaçmaz, gayr-ı Müslim mahallelerinin kedi ve köpekleri ise kendilerini koruyabilmek için sağa sola koşuşurlardı.
Reklam
Yollar, şehirlerin can damarlarıdır. Ammenin malı olan yollar hem geniş tutulmalı, hem de yola gelip geçenleri rahatsız edici hiçbir şey konulmamalıdır. Hz. Peygamber; "Yol hususunda ihtilaf ederseniz, genişliğini yedi zira'yapınız." vuyurmuştur. Başka bir hadis-i şeriflerinde de "Müslümanların yolundan rahatsızlık veren şeyleri kaldırınız." buyurmuştur. Bu hadis-i şeriflere rağmen İslam dünyasındaki daracık sokakları, esnafın kaldırımlara ve yollara eşyasını koyarak gelip geçenlere eziyet etmelerini anlamak mümkün değildir. Yola tecavüzün bir kul hakkı olduğu konusu ise ayrıca düşünülmesi gereken bir husustur.
Şehirlerin de insanlar gibi şahsiyetleri vardır. Onlar, bu şahsiyetlerini cadde ve sokaklarına dikilen âbidelerle ortaya koyarlar. Bugün ilk bakışta Eski Mısır, Yunan, Roma, Bizans ve İslam şehirlerini bu unsurlarıyla birbirinden ayırıyoruz. Bunun için her kültür, kendi karakterini şehirlerine dikeceği âbidevî yapılarla temsil etmelidir. Hangi kültürü temsil ettiği belli olmayan şehirler şahsiyetsiz şehirlerdir.
Emir ve yasakların asıl amacı, koruyuculuktur; biyolojik ve rûhî yapının korunmasıdır. Mesela, namaz, oruç ve zekat biyolojik ve rûhî yapıyı; Hac ruhi yapıyı, içki kumar ve zina yasakları biyolojik ve rûhî yapıyı korumaya yönelik emir ve yasaklardır. Keza kan, sıhrî ve süt akrabalarla evliliğin yasaklanması da biyolojik koruma tedbirleridir.
İnsan kendisinde Allah'tan bir parça taşıyan varlıktır.
Reklam
İslam Medeniyeti'nin Hind Medeniyeti'nden istifade ettiğinin en bariz öneri Hind rakamlarının Müslümanlar tarafından kullanılmasıdır.
İslam medeniyetinin Çin Medeniyeti'nden istifade ettiğinin en belirgin örnekleri; kağıt yapımı, barut ve pusula kullanımıdır. Çinliler İpek kozalarından kağıt yaparlardı. Bu bilgi Orta Asya'dan Çin'e, oradan da 704 yılında Araplar'a geçmiştir.
Hat san'atı ise Müslüman Türklerin geliştirdiği en önemli bir san'attır .
Araplar, İranlılar ve Türkler, tarihin tanıdığı en eski milletlerdendir.
Reklam
Sosyal bir çevre oluşturamayan ve adeta bir sürü gibi yaşayan insanların, medeniyet kurmaları mümkün değildir.
Bütün bu münakaşalardan sonra, bize göre de kültür, bir şahsiyet-i maneviye oluşturan insan topluluğunun maddî, manevî ve içtimaî değerlerinin bütünüdür.
Aslında kültür, medeniyetin bir altyapısı, medeniyet de kültürün bir üst yapısıdır. Gerçekte kültür daha çok içe dönük hususi ve manevi bir karakteri, medeniyet ise daha çok dışa dönük, milletlerarası ve objektif bir karakteri ifade etmektedir.
Türkçe'de kültür karşılığı olarak ikinci meşrutiyet yıllarında Arapça asıllı 'hars' kelimesi kullanılmışsa da daha sonraları bundan vazgeçilerek Latin asıllı kültür kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. Bununla beraber kültür yerine 'ekin' kelimesini kullananlar da bulunmaktadır
"Bu medeniyet içinde düşüncesinden dolayı hiç kimse aforoz edilmediği gibi hiçbir ilim ve teknikte İslam sınırlarından girerken gümrükte takılmamıştır."
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.