Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
O vakit, sadece gözlerim ağlamıştı. Bu gece gönlüm ağlıyor.
Sevecek bir hakiki insan bulanlara şaşmak lazım... Çünkü onun hayalini bile bulmak o kadar güç, o kadar güç ki...
Reklam
"Kapalı bir mahzende sızan bir ışık parçası, yıkık bir duvarın taşları arasında açmış cılız bir çiçek, her şeye rağmen bir varlık, bir tesellidir."
Sayfa 179
Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı?Bu okumayacağım defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet,ne söyledim,ne yazdımsa hep senin içindi.
İnsan,yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış;ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye,kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar,hep birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış.
Kâmran,biz asıl bugün birbirimizden ayrılıyoruz. Ben, asıl bugün dul kalıyorum... Bütün olan, geçen şeylere rağmen, sen yine bir parça benimdin; ben bütün ruhumla senin...
Reklam
Kâmran,ben,seni sevmesini,senden ayrıldıktan sonra öğrendim.
Kamran,görüyorsun ki,bizi her şey birbirimizden ayırıyor.Seninle artık iki düşman bile değiliz;birbirimizi hiç,ama hiç görmeyecek iki yabancıyız.
Ben,dün akşam mühim bir karar verdim. -Neye? -Yaşamaya. -Bu ne demek? -Gayet sade,kendimi öldürmemeye.
Çok güzel bulduğumuz için, hiçbir zaman elimize geçmeyecek sandığımız şeylere karşı duyulan o ümitsiz ümit.
Reklam
Zeyniler Mezarlığı’nın karanlığında, rüzgârın sabahlara kadar haykırıp ağladığı uzun gecelerde, çekçek arabalarının ince sesli, yanık çıngıraklarının titrediği boş sahralarda, Söğütlük bahçelerinin ılık iğde kokularıyla dolu yollarında, ben hep seninle yüz yüze, senin hayalinin kollarında yaşadım. Kâmran, biz asıl bugün birbirimizden ayrılıyoruz. Ben, asıl bugün dul kalıyorum… Bütün olan, geçen şeylere rağmen, sen yine bir parça benimdin; ben bütün ruhumla senin…
Sayfa 480 - İnkılâpKitabı okudu
Kâmran, ben seni sevmesini, senden ayrıldıktan sonra öğrendim. Hatta yaptığım tecrübelerle, başkalarını sevmekle sanma sakın. Gönlümün içindeki ümitsiz hayalini sevmekle.
Sayfa 479 - İnkılâpKitabı okudu
-Şimdi söyle bana bakayım Kâmran, gülbeşekeri beğendin mi? Genç adam gülerek cevap verdi: -Beğendim. -Sevdin mi? -Sevdim. -Bir daha söyle. -Sevdim. -Öyle değil, Kâmran, “Ben gülbeşekeri sevdim,” de. Kâmran bu çocukça ısrarı anlamayarak gülüyordu. -Ben gülbeşekeri sevdim. Feride, gözlerinde, yanaklarında ateşler uçarak, utancından kirpikleri titreyerek yüzünü ona yaklaştırıyor, yalvaran bir çocuk gibi boynunu büküyordu. Dudaklarında tutuk nefeslerle: -Bir kere daha, Kâmran, “Ben gülbeşekeri çok seviyorum,” de. Genç adam, istediği verilmezse ağlayacak çocuklar gibi bükülen, titreşen bu dudaklara heyecanlı bir hayretle bakıyordu. Sebebini kendinin de bilmediği gizli bir teessürle titrreyere: -Ben gülbeşekeri çok seviyorum, senin istediğin kadar çok seviyorum, dedi.
Sayfa 503 - İnkılâpKitabı okudu
Şunu da tasrih edeyim ki, bu işte seni zerre kadar düşünmedim. Hani, gönlümün rızasıyla sana, Feride gibi nadide bir kız değil, evimin kedisini bile teslim etmezdim. Fakat, gel gör ki, bu deli kızlara söz anlatmak kabil değil. Sizin gibi toy, kalpsiz adamların nesini severler, bilmem ki?...
"Fakat nafile, öyle hissediyorum ki, içimde müebbeden kırılmış bir şey var. Eski sıhhatimi, bana her şeyi hoş gösteren eski neşemi artık bulamayacağım. Gülerken ağlıyorum, ağlarken gülüyorum; dakikam dakikama uymuyor..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.