Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dar kapıdan girmeye çabalayın. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı büyük ve yol geniştir. Bu kapıdan girenler çoktur. Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır. ( Matta Luk.13:24) Beled Suresine dair okurken aklıma Andre Gide'nin şimdilik iki kez okuduğum Dar Kapı isimli kitabı geldi. Daha önce kitaba dair aldığım
Mutlu mu , Alim mi ?
Sokakta, okulda, sohbetlerde, sosyal mecralarda, kitaplarda gözlemlediğim birşey var ve bunu dile getirmek istedim. Herkes en bilge konuşmalarını, en kıymetli öğütlerini, en özlü konuşmalarını hep bir olumsuzluk karşısında, kendince yahut toplumca kötü kabul edilen olaylara ya da yargılara karşı kullanıyor. Mutluluktan bahsederken dili tutulan, karşısındakinin veya hiç tanımadığı bir varlığın da aynısını yaşaması için dua edenle; negatif sayılacak duygulardan bahsederken alim olan, tüm deneyimlerini tüm ciddiyetiyle paylaşan, adeta başkasının başına gelmemesi için yaşayan varlık aynı değil mi ? Neden hayatı sadece sorun olarak görünenlerle karşılaşınca, ruhumuzu bir şey yorduğunda, sağlığımız riske girince önemsiyoruz ? Her seferinde kaybedeceğimizi hissettiğimiz andan itibaren önemseme çabamız ne kadar samimi ki ? Bu durum bir sürü nedenlere dayandırılır, sayısız örnekle açıklanır. Ama dönüp dolaşıp yine bu yargıyı ispatlamaktan kaçılamaz. Ha bi çözüm üretmek isteyen varsa can kulağıyla dinlemek isteriz. Ama böyle gelmiş böyle gider değil mi ? İnsansan, yorulucaksın arkadaş ! Fırtınada devrilmeyen ağacın gölgesi olur ! Neyse daha fazla uzatmayalım. Kötülüklere ömür harcamadan, sevinçlere kol kanat açmanız dileğiyle... ( Çok pardon dalmışım galiba. Tabi açsanız yersiniz. )
Reklam
KABUSNAMEDEN... Halkın sözünü işit, kabul et Ey ciğerköşem! Gücün yettikçe söz dinlemekten ürkmemeye çalış. Çünkü halk söz dinlemekle söz ehli olur. Buna delil şudur: Bir çocuk doğunca yer altında bir kubbede besleseler, süt emzirseler ve anasıyla dadısı yanında hiç konuşmasalar, o çocuk büyüdüğü zaman dilsiz ve sağır olur. Ama orada iki çocuk olsa ve hiçbir söz işitmeseler, ikisi birbiriyle konuşmakla bir dil oluştururlar ve o dili de ancak ikisi bilir, başkaları bilmez. Öyleyse halkın sözünü işit ve kabul et. Özellikle geçmiş beylerin ve bilgelerin sözlerini can kulağıyla dinlemek ve itimat etmek gerek.
Dikkat ve ihtimam göstermek, ciddiye almak, meselâ can kulağıyla dinlemek bir cömertlik göstergesi gerçekten. hem de 'en nadir ama en saf biçimi' olarak...
Öz güvenli bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız şunu iyi bilin: Çocuk, ebeveynin aynasıdır. Dolayısıyla ebeveyn sevgi ve saygıya dayalı bir ilişki içindeyse çocuk da kendini öyle görecektir. Çocuğu psikolojik güven ortamında yetiştirmek, yargılamadan ve genellemeden eleştirmek, başkalarının farklı çözümler bulmasına saygı duymak, değerli olduğuna koşula bağlı olmaksızın inandırmak, haklarını savunmasını şımarıklık veya saygısızlık olarak görmemek, gelişme sürecinde aceleci davranmamak, duygularını kabul edip onu can kulağıyla dinlemek, onu kuralsız bir başıboşluğa ve abartılı müsamahanın kucağına atmamak ve emirden, cezadan kaçınarak yönetmek gibi doğru tutumlarla çocuk, öz güven kazanır.
Dinlemek
Yiba Glass, meşhur öyküsünde insanların birbirini bilinçli ya da bilinçsiz olarak yanlış anlamasını, yapılması gerekenlerin yapılmamasını ve gerekçesini şu şekilde ifade eder: “Bu öykü Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse adlarında dört kişi ile ilgilidir. Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve Herkes bu işi Birisi’nin yapacağından emindi. Birisi bu duruma sinirlendi, çünkü iş Herkes’in işiydi. Herkes işi Herhangi Biri’nin yapabileceğini düşünüyordu. Fakat Herkes’in o işi yapamayacağını Hiç Kimse anlamamıştı. Sonuçta Herhangi Biri’nin yapabileceği bu işi Hiç Kimse yapmadığından Herkes, Birisi’ni suçladı. Yani birbirini can kulağıyla dinlemeyen herkes birbirini suçladı” (akt. Okutucu, 2003). Bu olay günlük yaşamda sıkça rastlayabileceğimiz, günlük işlerin yapılmasında ve karşı tarafın iletilen anlamı doğru kavramayıp davranışa dönüştürmesi sonucu yaşanabilecek problemlerde dinlemenin vazgeçilemeyecek işlevini gözler önüne sermektedir. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/1 2013 s. 49-83, TÜRKİYE International Journal of Turkish Literature Culture Education Volume 2/1 2013 p. 49-83, TURKEY *NİÇİN DİNLEMİYORUZ? DİNLEYEMEME PROBLEMİNİN SOSYOKÜLTÜREL ANALİZİ - Sedat MADEN
Reklam
Sesimi Duyan Var mı?
İnsan yakınla yabancılaştığı zaman ötelere özlem duyar. Göz ön plana çıkar. İnsan yakın ile barıştığı zaman can kulağıyla dinlemeye başlar. Göz uzaklara işaret ederken işitmek yakınlığa işarettir. Gözü dinlendiren renklerde yok değildir ama vahiy işitmekle alakalıdır. Dinlemek ve dinlenmek insanın ihtiyacıdır ve insanı dinlendirir.
Dertli insan içi duman dolu odaya benzer onu dinlemek odada pencere açmaktır. (Mevlana) Ne kadar da doğru söz hakikatende öyle bir insanın derdini dinlediğinizde ona para ile ölçülemeyecek bir iyilik yapmış olursunuz.O insanın zihni dumanlıdır bu yüzden hava sirkülasyonu olmalıdır.Bunun yolu da o kişiyi can kulağıyla dinlemektir.Bu dinleme onu anlayarak olmalıdır.Yoksa bir kulaktan girip diğer kulaktan çıkacaksa bu dinlemek anlamına gelmez.En yakın arkadaşlarınızda bu gibi durumlar sezebilirsiniz.Böyle bir durumda yapılacak bellidir.Hem ne demişler derdini anlatmayan dermanını bulamaz.Bu minvalde hareket etmek elzemdir.
CUMA NAMAZI ADABI Cumanın bereketinden istifade etmeyi murad eden her mümin, Peygamberimizin sünnetine uyarak cuma namazına hazırlanır. Güzelce abdestini alır, bedenini temizler. Kıyafetinin hem temiz hem de namazın şartlarından olan setr-i avrete uygun olmasına özen gösterir. Nahoş kokan yiyecekler yiyip camiye gelmenin sünnete aykırı olduğunu bilir. Güzel kokular sürünür. İbadetin ruhuna, cemaatin huşûuna uygun davranır. Safların sık ve düzgün olmasına riayet eder. Cuma namazına hürmet göstererek gürültü yapmaktan ve yanı başında huzura duranları rahatsız etmekten kaçınır. Bu mübarek günde, dikkat etmemiz gereken diğer bir husus ise cuma hutbesidir. Hutbe, minberden ümmete sesleniştir. Müminlere nasihat, hatırlatma ve uyarıdır. İmana, irfana, ahlaka davet; hakikate çağrıdır. Hutbe aynı zamanda cuma namazının bir şartıdır. Tıpkı namaz gibi hutbe de bir ibadettir. Hutbe okunurken huşû içinde, sessizce ve can kulağıyla hatibi dinlemek dini bir gerekliliktir. Hutbe esnasında yanındakiyle konuşmak ya da cep telefonuyla uğraşmak, hutbenin özünden uzaklaşmaya, sevabından mahrum kalmaya sebep olur. Diyanet İşleri Başkanlığı
Gönül Ehli
"İnsan kulaktan, hayvan ağızdan beslenir" Can kulağıyla dinlemek lazım. youtu.be/R2fEDs0om4A?si=...
Reklam
İnsanları gözlemlemek yetmiyor sevgili kendim. İnsanları saatlerce can kulağıyla dinlemek de gerek. Dertleri var, dağ dağ büyüyen. Sıkıntıları var dile getirilmeyen. Hüzünleri var kimseyle paylaşılmayan. Yutkundukları kelimeleri var bir cümlede buluşmayan. Demem o ki insanları sadece fiziki olarak tanımaya çalışma kendim. Aksi takdirde hem yanılır hem de onları tam tamına tanımamış olursun. ✓Meselci, Kendimle Söz Dalaşı Zamanları
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.