Cevap arıyorsanız tarihe bakın. O savaşlar çoktan incelenmiş ve masaya yatırılmıştır. Savaş brifingi istikrarın bozulduğu durumlar içindir. Bu derste hangi soruları sormanız gerektiğini öğrenmenizi istiyoruz ki hepinizin eve canlı dönme şansı olsun.
Sadece anılarla yaşamak insanın doğasına aykırıydı; nasıl bitkiler ve bütün canlılar renklerinin solmaması ve çanak yapraklarının kuruyup dökülmemesi için toprağın besleyici gücüne ve gökyüzünden süzülüp gelen canlı ışığa ihtiyaç duyuyorsa, aynı şekilde sözde gizli düşlerin bile belli ölçüde tensel gıdaya, duygulu ve canlı bir desteğe ihtiyacı vardı; aksi halde kanları çekilir, ışıma güçleri zayıflardı.
Dönmek için dönüşünü bekleyecek biri gerekliydi insana, bir canlı, bir kedi bile olabilirdi, bir kanarya ya da hoş geldin diyecek bir muhabbetkuşu.
Onun yoktu.
İnkar edenler, göklerle yer bitişik bir hâldeyken, onları birbirinden ayırdığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı gör(üp düşün)mediler mi? (Hâlâ) inanmayacaklar mı?
enbiya30
Yaşam kısadır ve insanın zamanını yitirmesi günahtır. Canlı bir insanım, öyle derler. Ama canlıı olmak da insanın canlılıkta kendini yitirdiği ölçüde gene zamanını yitirmesidir.
“Huzur istiyorsan, pek az şey yap” diyor demek Demokritos. Toplumsal bir canlı olarak doğan birisinin aklının ihtiyaç duyduğu şeyleri ve taleplerini, Onun istediği gibi yapmak daha iyi değil midir? Çünkü yalnızca daha iyi şeyler gerçekleştirmek huzuru sağlamaz, daha az şey yapmak da sağlar. Söylediğimiz ve yaptığımız şeylerin gereksiz olanlarından vazgeçersek, hem boş zamanımız hem huzurumuzu artar. Bu yüzden her seferinde şunu hatırlamak gerek: bu gereksiz bir şey mi? Fakat yalnızca yaptığımız gereksiz işleri değil, gereksiz düşüncelerimizi de azaltmamız gerekir, böylelikle bunları gereksiz işler izlemez.
Kafilenin etrafını etten duvar gibi örmüşlerdi adeta. Siperlerdeki askerlerin kafileyi hedeflemesi için topluluğun çevresindeki askerler de hızla çekilince, mitralyözler, yüzlerce silah alev alıp yandı. Adeta ateş püskürüyor ve Beyaz Dağ'a ölüm yağdırıyordu namlular. Silahlar ardı ardına patladıkça kalabalık ölüm dalgalanmasıyla sağa sola savruluyor, can çekişiyordu. Meydan insan haykırışıyla ve ecel çığlıklarıyla inliyordu. Keskin bir tırpanın taptaze çayırları yerlere sermesi gibi, canlar birer birer birbirinin üzerine yığılıyor, kanlar içinde toprağı kucaklıyordu insanlar.
Askerler, haykırış ve feryatların dindiğini görünce, komutanın emrini bekledikler. Az sonra zafer naralı bir tonda komutanın sesi yükseldi: "Süngü tak!"
Süngüler parladı, ay ışığında. Sonra zalimin borazanı, "Hallah, hallah!" diye haykırmaya başladı. Sağ, yaralı, ölü bakmadan üşüştüler birer birer, canlı cansız yerlere serilmiş bedenlere.
O gece ay, kır çiçekleri, nazlı keklikler, yavru ceylanlar ve Beyaz Dağ küstü gölgesine. Kanlı bir karanlık sarmıştı Beyaz Dağ'ı...
Acı olmaksızın ne sevmiş ne de yaşamışızdır. Hayat, rahat bir hayatta kalmaya feda edilir. Yalnızca canlı bir ilişki, gercek bir birliktelik acıya muktedirdir.
Kendi kendimeyken, hiç kimsenin söylemediği sözlere her türden zekice yorumu yapabilir, yerinde cevapları düşünebilirim ve onunla nüktedan bir sosyallik yaşayabilirim. Ama bütün bunlar canlı kanlı bir bedenle karşılaştığımda yok olur, aklımı kaybederim, daha fazla konuşamam ve yarım saatten sonra yorgun hissederim. İnsanlarla konuşmak uykumu getirir. Sadece ruhani ve hayali arkadaşlarım, sadece hayallerimdeki konuşmalar gerçektir ve somut olarak vardır.
Fernando Pessoa
Dönmek için dönüşünü bekleyecek biri gerekliydi insana, bir canlı, bir kedi bile olabilirdi, bir kanarya ya da hoşgeldin diyecek bir muhabbetkuşu. Onun yoktu.