"Bütün fedakarlıkları yaptım,her şeyi kabul ettim,fakat memleketin iktisadi esaretini reddettim."diyerek,yaşananları bir iki cümlede çarpıcı bir biçimde özetleyecektir.Aynı günlerde,Mustafa Kemal'de Lozan Barış Konferansı'nın kesintiye uğramasına gönderme yaparak,"Biz memleketimizi artık esir ülkesi yapamayız," diyecek ve İsmet Paşa'ya güçlü bir biçimde destek verecektir."
Yeni Türk devleti,"askeri ve siyasi zaferini,iktisadi zaferle taçlandırmak"amacını benimsemiş,"siyasi ve askeri zaferlerin iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olamayacağı" ilkesinden hareket etmişti."
Hareket dergisinde yazılan bir makalede,"Milletin istiklal savaşında nasıl ön safta yer aldıysa istiklalini kazanan milletin hürriyetini tehdit eden her hareket karşısında da gürledi.Birinci Meclis'in demokrasi kahramanı oldu.Millete,fikri inkılabı uyandıralım aksi takdirde yarın gene müstebit bir sultanın esiri olursunuz,ifadeleriyle anlatılan Hüseyin Avni,aynı dergide,Denizcioğlu imzalı yazıda, Yalnız alkış gürültüsüne alışmış olan kulaklara,ilk büyük millet meclisinde biraz da hakkın,adaletin,kanunun sesini ulaştırmak istedi," denmektedir. Nurettin Topçu ise bu demokrasi havarisi hakkında,"En büyük korkusu şark despotizminin yeniden hortlamasıydı," yorumunu yapıyor.
Sayfa 235Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Millet olmak, yani farklı dil,örf, âdet, geleneklere sahiplik İslam toplumunun evrensel ilkelerine tezat oluşturmadığı gibi,bu tam aksine ilahi kuralın gereğidir. Yani aslında millet-ulus anlayışına karşı çıkmak İslama ters düşmektedir. Dolayısıyla farklılıkları yok etmek,"Sünnetüllah"a müdahaledir.Bilmeden bunu savunmak,yeltenmek hata,bilerek buna kalkışmak Allah'a karşı gelmek, dolayısıyla ilahi sistemi reddetmektir. Kur'an'ı Kerim'de; "Ey insanlar, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık; birbirinizi tanımanız için,sizi milletlere ve kabilelere ayırdık.Allah yanında en üstün olanınız günahlardan en çok uzak olanınızdır.Allah bilendir ve haberdar olandır.(Hucurat,13) denilmektedir. Bu ayetle Cenab-ı Allah bizlere,bizleri farklı kılmaktaki amacının bir imtihan olduğunu işaret etmektedir.Yani demektedir ki; bu duygular, farklılıklar aranızda husumete sebep olmasın, sakın bunlara bakarak aldanmayın.Fakat insanlık ve medeniyetin bir tamamlayıcı parçaları ve zenginlik olsun; bunlarda aşırı gidip farklılıkları kutsallaştırmayın!
Sayfa 28Kitabı okudu
Ankara'da iyiden iyiye palazlanan ulusal hareketin,düşman karşına etkili bir biçimde çıkamadan sona erdirilmesi için derhal düzenli bir ordu oluşturulma girişimlerine başlandı. 18 Nisan 1920 tarihli kararname ile kurulan bu gücün adı Kuvayı İnzibatiye diğer bir adı da Hilafet Ordusu ya da Halife ordusu- oldu.Aslında bir ordunun kurulması Mondros Ateşkes Antlaşması'na tamamen aykırıydı.Ayrıca İstanbul'daki tüm silah depolarının İngilizlerin denetiminde olduğu dönemde,bu silah ve mühimmatın onlardan habersiz alınması da mümkün değildi. Bu projeye karşı İngilizlerin açık desteği ve onların yeri geldikçe bahsedilmiş olan emperyalist siyasetine uygun olmasından kaynaklanıyordu.Kendi askerinin yaralanmasına dahi tahammülü olmayan İngiliz iç siyasetindeki çalkantı, Anadolu'da aynı ülkenin insanlarının birbirlerini öldürmelerine zemin hazırlamakta oldukça mahirdi.
Sayfa 140Kitabı okudu
