Cemalnur Sargut /YouTube Online Tasavvuf Dersi/12:11.dk
Ezeli nasibin icin gayret etmezsen nasip takılır kalır ilerlemez,o nedenle gayrete ihtiyaç vardr.İstiyorsak gayret şarttır.Tıpkı Yunus Emre nın dediği gibi "Kader gayrete aşıktır"
Allah kavramı
Bazı Arap dilcileri elif isminin vav, ya, hemze harfleriyle ülfet etmesi, yani onlarla değişip kaynaşması sebebiyle 'vahşet'in (sertlik ve kabalık) zıddı olan 'ülfet' (uyumluluk) masdarından türediği görüşündedirler. Alfabenin ilk harfi kabul edilmesi ise bütün harflerin aslı oluşu, 'Allah' lafzının ilk harfini meydana getirmesi ve bütün kelimelerin bu kaynaktan çıktığını kabul edişiyle açıklanmıştır. (Firuzabadi, II, 4 vd.) Kaynak: Cemalnur Sargut, Ayet-el Kürsi, Sayfa 23)
Reklam
Nûr ve Zulmet
Dünya kurulalı beri, nur ve zulmet isimleri ve onların tecellisi daim ve bakîdir. Oldu olası gece de vardır, gündüz de. Lodosta dalgalar şu tarafa, poyrazda bu tarafa akar Sonra sûkûnet bulur, bir müddet sonra tekrar başlar. Yani hadiseler değişir, geçer, fakat o isimler baki olduğu için yenileri gelir, eksilmez. (Cemalnur Sargut - Duha Suresi İnşirah Suresi Tin Suresi - Sayfa 30)
Hayat Kelimesinin Kökeni
Hayat Kelimesinin kök harfleri olan ha, ya, vav iki köktür. Birincisi, ölümün zıddı, diğeri ise, arsızlığın zıddı, utanmaktır. Birinci anlamda kelime hayat ve hayevan'dır. (canlılık). Yağmur hayy (canlı) diye nitelendirilir. Bunun nedeni yeryüzünün canlılığının ona bağlı olmasıdır. (Cemalnur Sargut, Ayet-ül Kürsi, sayfa 80)
Rıza Makamı'nı Anlamak
"Madem ki Allah, razı oluncaya kadar Peygamber'e lütufta bulunacağını vadetmiştir. Bu vaadi alan Peygamber, mümin ve kafir bir bütün olarak herkes hakkında bir 'genel af' ilanını istemeli ve cehennemi tamamıyla kapattırmadan razı olmamalıydı. Muhammed'in (s.a.s) yaratılmışlara gösterdiği hoşgörü ve şefkat bunu gerektirirdi." demeye kadar gitmemeli, bu şekilde küfrü, zulmü, şirki ve kötülükleri, fasıklık ve isyanı desteklemek, ilahi adaleti çalıştırmamak ve hürriyet, merhamet ve şefkati kötüye kullanmakla iyi şeyleri kötü şeylere feda etmeyi insanlık ve halk namına hayırlı sanmamalı, Allah'ın rızasını kötülere yöneltmekle ahiret mutluluk ve safasını dünya gibi bulandırmamalıdır. Bunlara ne Allah razı olur, ne de kul. Allah, kulları hesabına fasıklık, kültür ve isyana razı olmadığı halde Peygamber'de bunun aksine bir izin ve rıza bulunduğunu varsaymak onu "rıza makamı"ndan düşürmeye kalkışmak olur. (Cemalnur Sargut, "Duha Suresi - İnşirah Suresi - Tin Suresi" sayfa 46)
Tanrı Neden Kendisini Direkt Olarak Kullarına Göstermez?
Ulu Tanrı kerem sahibidir; halkı, onu tanımaları, bilmeleri, görmeleri için yarattı; ama zâtını göstermemesi, nekesliğinden değil, kereminde, lütfundandır çünkü halk, güneşin ışığına dayanamaz; güneş perdesiz olarak yüz gösterse hepsi de hemencecik yanar. Bundan dolayı da ışığını, ondan faydalanmaları, güçlenmeleri için vasıtayla ve yavaş yavaş gösterir. Nitekim ana da, kendisinde süt olması, ekmeği, eti, süt halinde vermesi için yemek yer, ekmek yer. Ekmeği, eti olduğu gibi çocuğun ağzına verip onu doyurmaya kalksa çocuk, hemen ölüverir. Hani, insan da hamam ve sıcak su vasıtasıyla ateşten tat alır; ama ateşin içine giriverse yanar gider. (Cemalnur Sargut, Ayetü'l Kürsi, Sayfa 140)
Reklam
68 öğeden 91 ile 68 arasındakiler gösteriliyor.