"Yarın bu korkunç geceyi yırtıp Muşâşâ bir sabah yaratacağız. yalnız Işık geldiği vakit gözümüzü güneşe Karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insan halinde bulunalım."
"birden burada her şeyi bırakıp geldiği yere dönmek, hatta çok uzak, ıssız bir yerlere gitmek, hemen o anda gitmek, hem hiç kimseyle vedalaşmadan gitmek için önüne geçilmez bir istek duymaya başlamıştı."
"Acıdan kaçarken daha fazla çaba harcıyor, daha çok yoruluyor ve başaramayınca çok çok üzülmüyor musun? Bu bir aldatmaca... daha doğrusu çağımızın ilgi gören yeni satış ürünlerinden biri... Daha fazla mutluluk için acıyı yok saymak, hissetmiyor gibi yapmak, "acımadı ki! Acımadı ki!" Diyerek kendini kandırıp durmak. Oysa acır... hem de çok acır."
"Sanada oluyor mu?" Dedi. "Artık hiçbir şey olmayacakmış, iyi olan her şey geçmişte kalmış gibi geliyor mu?" "Sıkıldığın değil ama üzüldüğün oluyor mu?"
" İnsanın kötülüğüne sapmış bir varlık olduğunu kavraması ve içinde suçlu bir yürek taşıması, dünyada tüm mahkemelerin verebilecekleri cezalardan çok daha şiddetli bir cezadır."
Yalnızlık artık ona dayanılmaz gelmeye başlamıştı. yeni bir heyecan bütün yakıcılığı ile yüreğine sarmış, ruhunu saran karanlık bir anda parlak bir aydınlığa dönüşmüştü."
Ona acı veren bir gerginlik, bir huzursuzluk vardı içinde; aynı zamanda müthiş bir yalnız kalma isteği. yalnız kalmak, kendini bu acı dolu gerginliğe en küçük bir çıkış yolu aramadan bütünüyle bırakmak istiyordu. Kalbine ve ruhuna üşüşen sorulara cevap aramaktan tiksintiyle kaçıyordu."